AMERİKALI YARGIÇ RUTH BADER GINGSBURG: ENGELLİ HAKLARININ KAHRAMANI
| Posta

AMERİKALI YARGIÇ RUTH BADER GINGSBURG: ENGELLİ HAKLARININ KAHRAMANI

Amerika’da Yüksek Mahkeme Yargıcı Ruth Bader Ginsburg, 87 yaşında kanserden hayatını kaybetti. Ginsburg, kadınların eşit haklara sahip olmasını, azınlık hakları ve ayrımcılığın kalkmasını savunan görüşleriyle Amerika’nın önemli isimlerindendi. 18 Eylül Cuma günü hayatını kaybeden Ginsburg, ölümünün ardından ‘Engellilik Hakları’ üzerindeki etkisiyle de anıldı. Engelli hakları savunucuları, Ruth Bader Ginsburg’un kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konusundaki mücadelesi ile tanınmasının yanı sıra engellilerin haklarını kazanmasında da çok büyük bir rol oynadığını dile getirdiler.

Akıl hastanesinde yaşam

Engelli hakları arasında ise en önemlisi, Ginsburg’un, ‘Olmstead-L.C. Kararı’ ile engelli kişilerin toplum içinde yaşama hakkını teyit etmesiydi. Olmstead davası, Georgia’dan Lois Curtis ve Elaine Wilson adlı zihinsel engelli teşhisi konulmuş iki kadınla başladı. Lois ve Elaine kendilerini eyaletin akıl sağlığı hastanelerine defalarca girip çıkarken buldular. Hastanede kalıp eve geri dönüyorlardı.

Ancak evde yardımcıları olmadığı için yeniden mücadele etmeye başlıyorlar ve tekrar yardım almak için hastaneye dönüyorlardı. Lois ve Elaine, yaşadıkları Georgia eyaletinden, toplum içinde tedaFakılvileri için yardım istedi. Böylece devletin akıl hastanesinde sürekli yaşamak zorunda kalmayacaklardı.

Davanın adı komiserden

Lois ve Elaine’i tedavi eden doktorlar, uygun desteklerle toplum içinde yaşayabileceklerini kabul etti. Ancak Lois ve Elaine, toplum temelli desteğin kurulmasını yıllarca beklediler. Atlanta Hukuki Yardım Derneği’nde avukat olan Sue Jamieson, toplulukta sağlanacak destekler için Lois adına bir dava açtı; daha sonra bu davaya Elaine’i de ekledi. ‘Olmstead v. L.C.’ olarak bilinen dava ya da ‘Olmstead Kararı’ ülkenin en yüksek mahkemesine, Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi’ne gitti. Olmstead adı, davalı olan eyaletin insan kaynakları departmanı komiseri Tommy Olmstead’den gelmektedir.

Toplum içinde yaşama hakkı

Yüksek Mahkeme, Lois ve Elaine ile anlaştı. Mahkeme, Engelli Amerikalılar Yasası (ADA) uyarınca, devletin engelliliğine dayalı olarak bir kişiye karşı ayrımcılık yapmasının yasalara aykırı olduğuna karar verdi. Mahkeme, devletin, Lois ve Elaine’e akıl hastanesinde yaşamalarını isteyerek ayrımcılık yaptığını söyledi. Devlet, bunun yerine toplum içinde onlara hizmet sunmalıydı. Devlet onları hastaneye kapatarak, engelli başka insanlarla birlikte yaşamalarını zorunlu tutup onları ayırıyordu. Mahkeme, Lois ve Elaine gibi engelli kişilerin ihtiyaç duydukları tedaviyi, eğer doktorları da aynı fikirde olursa ve devlet hizmet sağlama şeklini temelden değiştirmezse, entegre bir ortamda alma hakkına sahip olduğunu söyledi.

Üç şart önemli

Yargıç Ruth Bader Ginsburg, 22 Haziran 1999’da mahkemenin kararını açıkladı. Ginsburg, Yüksek Mahkeme’nin, bir kamu kurumu tarafından ayrımcılık yapıldığını tespit ettiklerini anlattı. “Zihinsel engelli kişilerin toplum içine yerleştirilmesi gerektirip gerektirmediği” sorusuna “nitelikli evet” cevabını verildiğini belirtti.

Yüksek Mahkeme, bu tür bir eylemin ne zaman gerekli olduğu konusunda üç şart oluşturdu: 1- Tedavi uzmanları topluma yerleştirmenin uygun olduğuna karar verdiğinde. 2- Birey, toplum içinde hizmet edilmeye karşı çıkmadığı zaman. 3- Yerleştirme, zihinsel engelli diğer kişilerin ihtiyaçları ile dengelendiğinde ve makul bir düzenleme olduğunda.

Günlük faaliyetlere zarar vermemeli

The Arc Ceo’su Peter Berns, “Bu büyük an, Ginsburg’un engelli bireylerin insanlık haysiyetinin ve yaşadıkları toplumdaki haklı yerlerinin güçlü bir şekilde doğrulanması kararı yüzbinlerce engelli insanın yaşamlarını temelden değiştirdi” diyor. Dava, topluma karışmaları için tıbben izin verildikten sonra bile yıllarca eyalet hastanesinde kalan zihinsel engelli iki kadın, Lois Curtis ve Elaine Wilson’a odaklandı.

Kararda, yüksek mahkeme, ‘Engelli Amerikalılar Yasası’ uyarınca; tedaviyi yapan uzmanlar böyle bir yerleştirmenin uygun olduğuna karar verirse, kişi böyle bir harekete karşı çıkmazsa ve yerleştirme yapabilirse, engelli kişileri toplumla bir arada yaşaması gerektiğine karar verdi. Ginsburg, çoğunluk görüşüne göre kararın ‘iki açık yargıyı yansıttığını’ yazdı.

Bunlardan ilki şuydu: Toplum içinde idare edebilen kişilerin hastane gibi kurumlara yerleştirilmesi, onların toplum yaşamına katılmaya yeteneksiz veya değersiz olduğu şeklindeki haksız varsayımları sürdürüyor. İkincisi de şöyleydi: Bir kuruma kapatılma, bireylerin aile ilişkileri, sosyal ilişkiler, iş seçenekleri, ekonomik bağımsızlık, eğitimsel ilerleme ve kültürel zenginleşme dahil günlük yaşam faaliyetlerini ciddi şekilde azaltır.

O bir kahramandı

Avukatlar, kararla birlikte Ruth Bader Ginsburg’un ülke genelinde engelli insanlara yönelik hizmetlerin nasıl sağlanması gerektiğine dair beklentileri değiştirdiğini söylüyor. Amerikan Topluluk Seçenekleri ve Kaynakları Ağı’nın CEO’su Barbara Merrill ve engelli hizmet sağlayıcılarını temsil eden ulusal bir ticaret grubu olan ANCOR, “Yargıç Ginsburg, insanların kurumlar yerine toplum içinde yaşama hakkını pekiştirdi. Ginsburg’un çalışmaları, 1990 Engelli Amerikalılar Yasası’nın vaatlerine güç verdi. O zihinsel ve gelişimsel engelli milyonlarca insanın haklarının bir savunucusu oldu.” diyor. Bu dünyadan bir KAHRAMAN daha göç etti diyebiliriz.

Çengelli Pano

‘Minettarım’

Matematik öğretmeni olarak göreve başladım. Geçen sene sizden yüksek lisans bursu alıyordum. Göreve başladığım için sizleri bilgilendirmek istedim. Eğitim hayatım boyunca bana verdiğiniz destekten dolayı sizlere minnettarım. Her şey için teşekkürler. Elbette bu bir veda değil, şu dönem bitip de normal hayata hayata döndüğümüzde sizi ziyarete geleceğim. Betül Gönül Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Matematik Öğretmenliği

‘KİTAP VE MEKTUP YOLLAR MISINIZ?’

  • 21 yaşındayım, uzun yıllardır cezaevindeyim. Burada yüreğimin götürdüğü insanlarla tanışmak istiyorum. Geçmişi ve geleceği konuşmak istiyorum. Sadece mektup arkadaşlığı değil, özgür yarınlarda da arkadaşlığımızın devam etmesini istiyorum. Biliyorum, elbet bizim için de bir gün güneş doğacak. Güneşli günler görmek dileğiyle. Muhammet Kerim Çelikten 2 no’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu C-1 Koğuşu Tarsus / Mersin
  • Bu dört duvar arasında zamandan bol hiçbir şey yok. Zamanımızı kitap okuyarak geçiriyoruz. Siz okuyuculardan okumuş olup da bir kenara bıraktığınız kitaplarınız varsa, onları yollamanızı rica ediyorum. Kendini yalnız hissedip mektup yazmak isteyen tüm arkadaşlara sesleniyorum. Değerli mektuplarınızı bekliyorum. Fahrettin Gültekin 4 no’lu T Tipi Kapalı Cezaevi C-15 Koğuşu / Diyarbakır