ENGELLERİ YOK SAYAN ZİHNİYET
| Posta

ENGELLERİ YOK SAYAN ZİHNİYET

Köşemizin sürekli okuyucuları, Ali Haydar Koyun’u hatırlar. Kendisi sık sık engellilerin ülkemizde yaşadığı sorunlarla ilgili bize mail gönderir ve biz de bu mailleri siz sevgili okuyucularımıza aktarırız. Ali Haydar kardeşimiz bu hafta da bize bir mail attı. Okudukça insanın içi daralıyor, öfkesi kabarıyor. Ülkeyi yönetenler ve onlara eşlik eden muhalefet tarafından çıkarılmayan yasalar, ötelenen kanun ve yönetmeliklerle engellilerin nasıl görmezden gelindiğini, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğünü, haklarının yok sayıldığını kronolojik gelişmelerle Ali Haydar bize anlatıyor. Sözü fazla uzatmadan Ali Haydar Koyun’un yazdıklarına hep beraber göz atalım.

Engelleri yok sayan zihniyet

Engelsiz bir Türkiye hayal mi oluyor?

Engelliler camiası için milat olarak değerlendirilen 5378 Sayılı Engelliler Kanunu 7 Temmuz 2005 yılında çıkarıldı. Kanun çıkarılalı 17 yıl oldu. Engellilere pozitif ayrımcılık yapılması amacıyla 2010 yılında Anayasanın eşitlikle ilgili 10. maddesinde değişiklik yapıldı. Anayasa ile getirilen pozitif ayrımcılık uygulaması çıkarılalı 12 yıl oldu. 5378 Sayılı Engelliler Kanunu’nun geçici 2. ve 3. maddelerinde belirtilen erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik düzenlemeleri için verilen 7 yıllık süre 2012 yılında doldu. Vurdumduymaz kamu idarecileri için göz açıp kapayana kadar geçen bu 7 yıllık süre, yeterli olmamış olacak ki, 2012 yılında kanun değişikliği yapılarak 1 yıl direkt 2 yılda endirekt uzatma verilerek toplam süre 10 yıla çıkarılalı 10 yıl oldu. Kanun ile sürelerin uzatılması yeterli görülmemiş olacak ki bu defa da 2013 yılında Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Yönetmeliği çıkarıldı. Yönetmelik çıkarılalı ise 9 yıl oldu.

Görmezden geliniyor

Çıkarılan yönetmelik kapsamında Türkiye genelinde valiliklerin başkanlığında Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonları oluşturuldu. Aile ve Sosyal Hizmetler, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlıkları ile engellilerle ilgili konfederasyonların temsilcilerinden oluşan komisyonlar tarafından, kamu kurum ve kuruluşları ile umuma açık hizmet veren her türlü kapalı ve açık yapılar ile toplu taşıma araçlarının denetimi yapılmaya başlandı. Kanunun geçici 3. maddesinde belirtilen ulaşılabilirlik konusuyla ilgili verilen süreler doldukça, bu defa torba kanun çalışmalarına konulan öteleme maddeleriyle sürekli uzatmalara gidilerek, özel taşımacılık işletmecileri sevindirilirken, engelli camiasının ise yaşadığı sorunlar görmezden gelinmeye devam edildi.

Yasa değişikliği

Geçtiğimiz 2021 yılında 3 yıllık bir öteleme amacıyla verilen kanun teklifi, yurt genelinde ‘Engellilerin Ulaşımda Hakları Platformu’ olarak yapılan ortak açıklamalar ve tepkiler üzerine 1 yıl olarak kabul edilmişti. 3 yılın, 1 yıl olarak kabul edilmesine dahi sevinemezken, bu defa saman altından su yürütür gibi, sessizce, yine aynı milletvekilinin öncülük ettiği yasa değişikliği ile ilgili madde torba yasada kabul edilerek çıkarıldı. Geçtiğimiz yıl ses çıkarmamış olsaydık kanun değişikliği 2024 yılına kadar olacaktı. Bu defa ise 1 Temmuz 2022 tarihinde kabul edilen 7417 Sayılı Torba Yasa teklifinin 47. maddesinde, “MADDE 47- 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanunun geçici 3’üncü maddesinin altıncı fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan ‘dört yılı’ ibaresi ‘sekiz yılı’ şeklinde değiştirilmiştir” şeklinde yapılan değişiklik ile 2026 yılına kadar ulaşılabilirlik hakkımız ötelenmiş oldu. İşin ilginç tarafı ise yapılan ötelemeyle ilgili yasa değişikliği meclisten onaylandıktan sonra engelli camiasının haberinin olmasıdır. Derneklerin, federasyonların ya da konfederasyonların konuyla ilgili daha önce haberleri var mıydı, yok muydu bilemiyorum.

Seyirci olmayın

Her sene bu konuyu temcit pilavı gibi gündeme getirerek süre uzatımı için çıkardıkları kanunu öteleyen AK Parti milletvekillerini anlıyorum da, şu muhalefet partilerini bir türlü anlamış değilim. 2005 yılında o tarihte mecliste bulunan siyasi partilerin tamamı tarafından, oy birliği ile çıkarılan kanunun erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik maddeleri sürekli ötelenerek, işlevsiz bir hale getirilirken, milyonlarca engellinin yaşadığı sorunlar görmezden gelinirken, muhalefet partileri ise bunlara karşı çıkacağına, engel olmaya çalışacağına, sessiz kalıp adeta seyircilik yapıyor. ‘Mecliste bulunan muhalefet partileri azınlıkta kalıyor, bu nedenle bir şey yapamazlar’ şeklinde düşünen varsa aranızda, kusura bakmayın bu düşünceye katılmıyorum.

Sınıfta kaldılar

Diyelim ki, yasa değişikliğini önlemeye yetecek kadar meclis çoğunluğuna sahip değiller, peki yasa değişikliği konusunda engelli camiasını haberdar edip kamuoyu yaratamazlar mıydı? Diyelim ki, birçok yasa maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine nasıl girişim yapıyorlarsa bu konuda da yapamazlar mıydı? Diyelim ki, ötelemeler yapılıyorken buna karşı çıkmayıp ve herhangi bir girişimde bulunmayarak sessiz kalıyorlarsa o zaman hükümetin yaptığını onaylamış olmuyorlar mı? Sözün özü olarak, iktidarı ve muhalefeti ile, kanunu engelsiz bir Türkiye yaratmak amacıyla çıkaranlar, ne yazık ki aradan 17 yıl gibi büyük bir zaman geçmesine rağmen bir arpa boyu yol alamayarak sınıfta kaldılar. Sadece siyasiler değil elbette, yapılan ötelemelere ciddi anlamda bir tepki göstermeyen ve mücadele etmeyen, engellilerle ilgili sivil toplum örgütlerinin geneli de sınıfta kaldılar.

ALİ HAYDAR KOYUN KİMDİR?

Ali Haydar Koyun, 1968 yılında Malatya’da doğdu. 1972 yılında yakalandığı romatizma hastalığının yol açtığı eklem kireçlenmesi nedeniyle 1979 yılından itibaren bir daha yürüyemedi. Yaşamını yıllarca dört duvar arasında sürdürdü. 1979 yılında ilkokulu, 1996 yılında ortaokulu, 2016 yılında Açıköğretim Lisesi’ni ve 2019 yılında Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Medya ve İletişim Ön Lisans Bölümü’nü, 2022 yılında ise Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Lisans Bölümü’nü bitirdi. Kendisi gibi engelli insanların sorunlarını araştırıp çözüm bulmak amacıyla 26 Nisan 1994 tarihinde Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesi’nin kuruluşuna öncülük ederek, 21 Mart 2015 tarihinde feshedilip kapatılana kadar, 21 yıl derneğin başkanlığını yürüttü. Kendi elleriyle açtığı derneğin, genel kurul kararıyla kapanmasıyla, yıllardır vermiş olduğu örgütlü mücadeleden sonra, engelli aktivisti olarak bireysel mücadele etmeye başladı. Hastalığı nedeniyle yıllarca dört duvar arasında yaşarken, sürekli kitap okudu ve şiir yazdı. Yazarlık dışında ise yerel bir gazete ile birçok internet haber sitelerinde başta engelli sorunları olmak üzere, toplumsal konularda köşe yazarlığı yapmaya devam etmektedir.