| Posta

HADİ BUYRUN BAKALIM

Yavuz Kocaömer Posta

“Çocuk” der geçeriz. “Çocuk o, ne anlar…” Hele bir de engelli ise, o daha da kötü. Hem çocuk, hem engelli. Ne anlar engelli çocuk sosyal yaşamdan. Hele daha 8-9 yaşlarında ise, kim dinler ki onu. İki lafı bir araya getiremez zaten diye düşünürüz. Öyle değil mi? Ama bakın, o engelli çocuklar bundan bir süre evvel yapılan çocuklar kurultayında neler söylemişler.

Mahmut Sayar, 9 yaş/Kilis: “…Ben 9 yaşında, ilkögretim okulu üçüncü sınıfa devam eden, sol kolu omzundan asağı sakat, sol elinde gelismemiş iki parmağı olan ve gelişim geriliği olan bir çocuğum. Bu nedenle, arkadaslarımla oyun oynayamıyor, onların yaptıklarını yapamıyorum. Çünkü onlar farklı olduğum için beni aralarına almıyorlar… Daha iyi eğitim alabilmem ve özrümle basa çıkabilmem için kendi durumumdaki başka çocukların da faydalanacakları okulların yapılmasını istiyorum…”

Habibe Yüksel, 5. sınıf/Ordu: “Sınıf arkadaşlarım ve öğretmenim beni çok seviyor ve yardımcı oluyor. Bazı okul çocukları benim halimle alay ediyorlardı. Belki de önceden benim gibi olanı tanımamışlardı. Onları uyardık, bir daha yapmadılar. Şimdi hepsi bana alıştı. İnsanlar çok bilinçsiz ve duyarsızlar. Birkaç kez dönüp bakıyor ve bazen de soruyorlar:

-Niçin arabadasın? Yürüyemiyor musun?

Bu soruya öyle kızıyorum ki!… Çünkü, çok mantıksız bir soru. Sanki insanlar hobi olsun diye özürlü arabasına oturuyorlar…”

Bu yukarıda okuduklarınız hepimizi düşünceye sevk etmeli. Özellikle de devletin bu konuda yetkili organlarını ve insanlarını. Hepsi bu kadar mi?

Bakın, engelli olmayan ama bir çocuk yurdunda yetişen Tekirdağ’dan Cihan Sezer neler söylüyor:

-“Yetiştirme yurtlarında kalan çocuklara kötü davranmamalıdır. Eğer okulda bir yazılı olup da bu çocuk zayıf not almışsa, bu not onun ya aile özleminden ya da başka bir şeye üzülmesindendir. Çocuklar zayıf not aldıklarında kızmamalısınız. Onları sevip daha başarılı olması için çaba göstermelisiniz.”

İste engellilerin yaşamına verilmesi gereken önem, işte kimsesiz çocuklarımıza gösterilmesi gereken ilgi. Bunlar bizim yalnız devlet olarak değil, vatandaş olarak da görevlerimiz arasında. Yeter ki bu insanların çektiklerini içimizde hissedebilelim.