| Posta

OSMAN F. ŞAHİN

Yavuz Kocaömer Posta

Daha bundan birkaç hafta evvel bu sütunlarda, “Öldükten Sonra” isimli yazımızda, insanlarımızın yaşarken takdir edilmeleri gerektiğini belirtmiştik. Öldükten sonra söylenecek güzel sözlerin, yakılacak ağıtların da önemli olduğunu, ancak örnek teşkil etmeleri bakımından, başarılı insanların topluma tanıtılması gerektiğini anlatmıştık. Ne yazık ki sevgili Osman F.Şahin’i yaşarken bu sütunlara taşımaya zamanımız kalmadı.

Çünkü, Osman F.Şahin, hiç kimsenin beklemediği bir şekilde, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı.

1945 yılında Ordu’da dünyaya gelen Osman F.Şahin, sporun içinden yetişmiş, hayatını spora ve insanların mutluluguna adamış bir arkadaşımızdı.

1983-1985 yıllarında Karabük Spor Kulübü’nün başkanlığını yapmış, 1985 yılında DEMÇEL Ticaret Şirketi’ni kurmuş, Kadıköy’de Karabüklüler Derneği’ni kurmuş, Fenerbahçe Lisesi’nde Fenerbahçe Egitim Vakfı’nın mütevelli üyeliğini ve üç yıl da başkanlığını yapmıştır. Ardından Fenerbahçeliler Derneği’ni kurarak iki yıl başkanlığını yapmış, Kızıltoprak’ta merkezini ve sosyal tesislerini açmıştır. Fenerbahçe Birleşik Vakfı kurucu yürütme kurulu üyesi ve Fenerbahçe Kulübü kongre üyeliği görevlerinde bulunduktan sonra, 1996 senesinin sonlarında engelli sporuyla tanıştı.

Dost insan

O zamanki Engelliler Spor Federasyonu’nda aynı yönetim kurulunda birlikte çalıştık. Sonunda, federasyonda işlerin yürümediğini görünce birlikte ayrıldık. Dostluğa büyük önem verir, tüm sert görünüşüne rağmen uzlaştırıcı rolünü büyük bir başarı ile yapardı.

Daha sonra, başkanlığını yaptığım federasyonda ve nihayet TESYEV’de beraberliğimiz devam etti. Konusuna hakim, düsündüğünü söylemekten çekinmeyen bir yapıya sahipti. Ve en önemlisi, gece gündüz demeden, işin küçüğüne büyüğüne bakmadan, engelliler ile ilgili her konuda, her zaman her yerde vardı. Bazen, gece yarısı evime telefon eder, içine sinmeyen şeyleri benimle tartışırdı.

Görme engelliler

Görme engelliler sporunun gelişmesinde tartışmasız Türkiye’de en fazla emeği olan insan konumunda idi. 1999 senesinde Polonya’da yapılan Avrupa Görme Engelliler Satranç Sampiyonası’na ilk defa katılan milli takımımızın başında kafile başkanı olarak bulunmuş idi. Döndüğünde, oradaki görme engellilerimizin başarısını, toplumla kaynaımalarını ve aldıkları kupayı bana teslim ederken gözyaşlarını tutamayışını unutmak mümkün değil.

Yerinde duramazdı. Hep yeni hizmetlerin peşinde koşmak arzusunun bu kadar fazla olduğu bir başka arkadaşımızı ben TESYEV’de tanımadım. Ve nihayet, Türkan Sabancı Görme Engelliler Spor Kulübü’nü birlikte kurduk. Bu kulübün gelismesi için, bazen istediği malzemeleri bizlerden temin etmekte zorlandığındaki hırsı, kızgınlığı ve bazen de çaresizliği hala gözlerimin önündedir.

Cenazesinde dost ve arkadaşlarının yanında engelli camiasından da insanlar vardı. Ancak, Türkan Sabancı Görme Engelliler Spor Kulübünü temsilen orada kimseyi göremedik. Bu güzide okulun müdürü Feyzullah Güler, yanına o çocuklara o kadar emek vermiş bir insan olarak, bir görme engelli ögrenci grubu temsilcileriyle orada bulunamaz miydi?