SPOR VE MERTLİK

Yavuz Kocaömer Radikal

Spor yapmak insanın yalnız vücudunu değil, beynini de geliştirir. Spor, yapan kişiye yalnız kendisine güven vermekle kalmaz, onun diğer davranışlarını da etkileyerek topluma daha yararlı bir insan haline getirir. Bunun da en önemli koşullarından bir tanesi hoşgörülü olmak, dürüst olmak ve mert olmaktır.

Ulu önder Atatürk, “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” derken, herhalde bir noktayı dikkatinden kaçırmıştır. O da, en azından aynı koşulların spor idareciliği içinde geçerli olduğunu söylemektir. Sporcu, genç yaşlarda bu uğraşa başladığı zaman bir fidan gibidir. O fidanı, bir taraftan zarar vermeden büyütmek, diğer taraftan da bulunduğu çevreye yararlı hale getirmek için sağlam bir şekilde ortaya çıkarmak gerekir. Bunun yapabilmek için de, başındaki idarecilerin bu konuları bilmeleri, kişisel hırslarından uzak olmaları, kendileri için değil, toplum için çalışmaları gerekmektedir.

Bugün, kulüplerimizin bir kısmına ve federasyonlarımızın bazılarına baktığınızda, bu gerçeklerin çok acı bir şekilde ortaya çıktiğını görebilirsiniz. Kendi şahsi çıkarlarıi için, kulüplerin baskanlığına oynayanlarla, aynı düsüncelerle muhtelif spor federasyonlarının başkanlığına heveslenenler arasında hiçbir fark yoktur.

Bu yazdıklarımızın gerçekleşmesinin en önemli şartı da eğitimdir. Eğitimli bir insan, topluma yardımcı olurken, kendi kişisel çıkar ve hırslarını ön plana getirmez. Eğitimli bir insan, bir insanın her şeyi bilemeyeceği gerçeğini bilir. Yani, önüne gelen her şeyi “Ben yaparım” diye ortaya çıkmaz. Aynı insanın muhtelif dönemlerde 3-5 federasyonda görev yaptığı, aynı insanın birkaç branşta kulüplerde görev yaptığı ülkemizde sporun daha hızlı gelişmesi söz konusu değildir. Önce ihtisaslaşma gerekir. Herkes yapabileceği işin başına geçmelidir. Aksi halde, hangi spor branşında olursa olsun zaman boşa geçer ve ülkemizde birçok seyde olduğu gibi, bunun da hesabı sorulamaz.