GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Milliyet

2012 OLİMPİYATLARINDAN NOTLAR

Yavuz Kocaömer Milliyet

İstanbul Olimpiyatları görkemli bir törenle açıldı. Olimpiyat meşalesine gaz verilmesi unutulduğu için yaşanan bir buçuk saatlik gecikme süresinde Gülben Ergen’le Pınar Eliçe dönüşümlü olarak konser verdi. Uygur kardeşlerin esprileriyle süslenen konser sonrasında çeşitli kafilelerden 459 sporcu Türkiye’yi terk etti!

-Olimpiyat meşalesi yakıldı fakat aniden çıkan lodos sonucu söndü. Meteoroloji yetkilileri ile spordan sorumlu devlet bakanı canlı yayında birbirlerini şerefsizlikle suçladılar. Olimpiyat meşalesinin yerine, geçici olarak camekan içinde mangal ateşi konuldu!

-Olimpiyatların ilk altın madalyasını atıcılık dalında Porto Riko kazandı. Ödül töreninde Porto Riko’nun ulusal marşı bulunamadı; bu açığı kapatmak amacıyla Sezen Cumhur Önal mikrofona ıslıkla ‘Portofino’yu çaldı!

-Olimpiyat Köyü’ne kaçak olarak girip, sporcular için yapılan evlere yerleşen 82 aile, olimpiyat jandarması tarafından zor kullanılarak çıkartıldı. Memduh Papatya isimli yurttaş, jandarmaya saatlerce direndikten sonra, iki Polonyalı güllecinin yardımıyla etkisiz hale getirildi!

-Olimpiyat Köyü içindeki minik caminin mahyasına ‘Yaşasın Olimpiyat’ yazdırılması din adamlarını birbirine düşürdü. Bir kısım uzman, “Spor cana can katar, toksin ve mikrobu atar, bu slogan caizdir” derken, karşı görüşte olanlar “Hıristiyan icadının reklamını yaptırmayız, olimpiyat iyi bir şey olsaydı dört yılda bir değil her yıl her an yapılırdı” şeklinde konuştular!

-2012 İstanbul Olimpiyatları görkemli bir kapanışla planlanandan sekiz gün önce sona erdi. Türkiye, 2016 Olimpiyatları’na da talip olduğunu açıkladı. Yaklaşık 250 ülkede sporun yasaklandığı öğrenildi!

Yukarıda okuduklarınız Vedat Özdemiroğlu’nun İletişim Yayınları’ndan piyasaya çıkarılan “SELAM DÜNYALI BEN TÜRK’ÜM!” kitabından alınmış. Kitapta sadece sporumuz değil, Türkiye’nin AB hikayesinden Susurluk duruşmasına, Kim 500 milyar ister yarışmasından Swissotel pazarlığına kadar bir çok konu akıcı bir şekilde hicvedilmiş. Yani kısacası, hal-i pürmelalimiz bu kitabın içinde. Okurken çok güleceksiniz ağlanacak halimize…

Eğer Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız, eski bakan Fikret Ünlü gibi Milli Olimpiyat Komitesi’ne köstek olmaya devam ederse, İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı kısır çekişmeleri bırakıp Milli Olimpiyat Komitesi’nin arkasında durmazsa ve İstanbul Valiliği ülkemizin bu büyük spor organizasyonunu kanatları altına almazsa, Vedat Özdemiroğlu’nun yukarıda yazdıklarının gerçekleşmeyeceğini kim garanti edebilir?