| Posta

Beni değil, yaptığım işi sevin

Beni değil, yaptığım işi sevin Posta

Yavuz Kocaömer Posta

Yukarıdaki başlık \Yaşama Sevinci Dergisi\ nin 16 Aralık 1997 tarihinde yayınlanan 93üncü sayısının kapağından alındı. Söyleyen kişi de : BEN Aradan geçen yaklaşık 6,5 yıl içinde bu söylemimde hiç bir değişiklik olmadı. Zaman içinde özellikle bazı engelli kuruluşlarının yöneticilerinin beni hiç sevmediklerini , hatta çok kızdıklarını da biliyorum. Ama önemli değil. Benim de bu dünyada her insan gibi, ailemde, yakın çevremde yeteri kadar sevenlerim var.

Neden sevilmem? Çünkü sivil toplum örgütlerinde veya diğer konularda çalışan insanların her insan gibi dürüst olmalarının bir meziyet olmadığına inananlardanım. Dürüstlük her insanın yapısında olmalı. Ama tabi bu sözler havada kalıyor. Hele bir çok konuda sistemsizliğin sistemini yaşadığımız ülkemizde bu örnekler çok daha fazla da artıyor. Sevilmem, çünkü engelli insanları istismar edip, duygu sömürüsü yaparak , onların sırtından geçinen engelli – engelsiz insanlarla mücadele ettiğim için. Başlangıçta bu tip insanlar bana da çok zarar verdiler. Amiyane tabirle onların maddi olarak da çok kazığını yedim. Ama pişman değilim. İnsanları biraz daha tanıdım. Pişman değilim. Çünkü onlara rağmen onların hırslarını yenememelerine , hakaretlerine rağmen arkadaşlarımla birlikte engelli insanların hep yanında oldum ve olacağım. Bunun nedenlerini de daha önce bir çok defa yazdım. Ayrıca bu tip insanların beni sevip sevmemesi hiç de umurumda değil.

Meydan artık boş değil Başlangıçta ön koşulsuz her türlü engelli derneğine , engelli kuruluşuna destek olan arkadaşlarım ve ben bugün artık çok seçiciyiz. Çünkü işin içine girince gördük ki burada da yolsuzluklar, üçkağıtlar, hortumlamalar mevcut. Bir de konu engelliler olunca insanlarımız \ yardım edeceğiz \ diye bu tuzaklara daha çabuk düşüyorlar.

Dernek yöneticileri Dernekler Kanunu ve Türk Medeni Kanunuda dernek yönetici ve üyelerine huzur hakkı veya başka bir adla ücret ödemesi yapılmasına izin verilmemektedir. Ama bazı dernek yöneticileri bunun bir yolunu bulmaktadır. Genelde boş zamanında ailesine , özel işlerine ayıracağı zamanı derneklere ayırarak insanlara hizmet eden ve bundan maddi çıkar sağlamayanlara hiçbir sözümüz yok. Ama içlerinde öyleleri var ki zamanının neredeyse tamamını dernekte geçiriyor. Ve o zaman da insan ister istemez bazı şeyleri merak ediyor.

Şeffaflık Böyleleri profesyonel denecek türde dernekçilik yapıyorlar. Bu bakımdan derneklerin şeffaf olmaları şarttır. Dernek başkan ve yöneticileri malvarlıklarını kamuoyuna açıklamalıdırlar. Ayrıca hiçbir iş yapmadan gününün tamamını dernekte geçiren bu tip yöneticiler hayatlarını devam ettirmek için ihtiyaçları olan parayı nereden bulduklarını sizlerle paylaşmak zorundadırlar. Ancak böyle yaptıkları takdirde kamuoyundaki güvenilirlikleri artar ve düzgün çalışan dernek ile vakıflara da zarar vermemiş olurlar.

Sömürüİnsanların duygularını sömürerek , kurdukları veya başlarında oldukları derneklere gelir temin etmek isteyenler aslında hem engelliler toplumuna büyük kötülük ediyorlar, hem de düzgün çalışan diğer dernek ve vakıflara. \Sakat bir çocuğu yürüteceğiz ya da ameliyat ettireceğiz \ diye toplanan paraların ne kadarının dernek masraflarına , ne kadarının gerçek hizmete harcandığının açık seçik ortaya konması lazım. Böyle olmazsa , şuanda olduğu gibi düzgün çalışan dernek ve vakıflar böyle kötü örneklerinden etkilenerek , toplum içinde gerekli desteği bulamayacak duruma düşüyorlar. Benim gözümde banka hortumcusu ile engellileri istismar ederek kendine çıkar ve mevki sağlayanlar arasında fark yok. Bu tip insanları tanıdıkça Uluğ Turanlıoğluun aşağıdaki dörtlüğünün tam onlara uygun olduğunu düşünüyoruz.

Nasıl gidiyorlar ? Çamur dolu bir yola dalarak gidiyorlar,Namerdin türküsünü çalarak gidiyorlar,Gittikleri yerlerden onlar dönmeyeceklerÇok yetimin ahını alarak gidiyorlar .Haftaya görüşmek üzere …