GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Posta

BİR YIL BÖYLE GEÇTİ – 4

Sevgili okurlarım, 3 hafta önce ,1 yıldır bu köşede yayınladığımız yazıları gözden geçirmeye başlamıştık. Bu hafta da kaldığımız yerden devam ediyoruz.

13 yılda değişiklik yapılmadı ( 12 Ekim 2015 )

21.5.1986 tarih ve 3289 kanun numarası ile yayınlanan ve yürürlüğe giren Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri hakkındaki kanunda, Merkez Danışma Kurulu’nda kimlerin görev alacağı belirlenmiştir. Buna göre, Spor Genel Müdürü’nün başkanlığında, ülkede spor bilgisi ve ihtisası ile tanınmış olanlar arasından Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı tarafından seçilecek 3 kişi ile, Milli Savunma, İçişleri, Sağlık, Sosyal Yardım Bakanlıkları, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, Türkiye Spor Yazarları Derneği, Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu’nun kendi mensupları arasından belirleyecekleri birer temsilci ve üniversitelerin sporla ilgili birimlerinin en üst yetkililerinin kendi aralarından seçecekleri bir temsilciden teşekkül eder.

En kısa sürede adım atılsın

Yasanın çıktığı 1986 senesinde, Türkiye’de bırakın Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’ni, engelliler sporu dahi tanınmıyordu. O zamanki adıyla Türkiye Özürlüler Spor Federasyonu 1990 yılında kuruldu. Daha sonra, 2002’de Türkiye Milli Paralimpik Komitesi kuruldu.

2001’de Uluslararası Olimpiyat Komitesi ile, Uluslararası Paralimpik Komitesi bir eşitlik anlaşması imzalayarak, Dünya’da Paralimpik Oyunları’nın olmadığı yerde Olimpiyatlar’ın da yapılmamasına karar verildi. Hal böyle iken, 2002 yılından bugüne kadar geçen 13 sene zarfında, hiçbir spor bakanı ve spor genel müdürü, Merkez Danışma Kurulu’nda dünyadaki eşitliğe paralel olarak, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nden bir temsilcinin de olması gerektiğini düşünmedi. İlgili yasada, diğer konularda birçok değişiklikler yapılmasına rağmen bu değişiklik kimsenin aklına gelmedi. Daha eski spor yetkililerini suçlamamak adına, şimdiki spor yönetiminin bu konu ile ilgili kısa sürede adımlar atacağına inanıyoruz.

Kardeşimiz anlatıyor… ( 25 Mayıs 2015 )

Geçenlerde Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı (TESYEV) bursiyerlerinden bir kardeşimizden aşağıdaki maili aldık. Yorumu sizlere bırakıyoruz:

Siyavuşpaşa spor kompleksinde engellilere yönelik yasak

“Geçtiğimiz günlerde başıma gelen bir durumu size anlatmak istiyorum. İstanbul-Bahçelievlerde oturduğum için bana yakın olan belediyeye ait bir spor kompleksi içerisindeki yüzme havuzuna kayıt yaptırmak için gittim. Öncelikle binanın engellilerin erişebilirliği açısından çok uygun olduğunu gözlemledim. Dış mekandan iç mekana girerken hissedilebilir zemin,rampalar uygun standartlarda. Her kata iniş yapabilen 3 tane geniş asansör var. İçeri girdikten sonra kayıt yaptırmadan önce direkt havuzun bulunduğu kata gidip orayı da bir gözlemlemek istedim. Tam havuzun bulunduğu odaya girecektim ki bir temizlik görevlisi hanım bana yardımcı olmak için seslendi. Ben de havuza kayıt yaptırmak istediğimi, onun için havuzu incelemeye indiğimi söyledim. Engellilerin bu havuzda kayıt yaptıramayacağını, kendisinin de işitme engelli iki kızı olduğunu, onları da kayıt ettiremediğini, Yenibosna tarafında engellilerin kullanabileceği havuz olduğunu anlattı.

‘Başkanımın talimatı’

Ondan sonra direkt müdürün yanına çıktım ve durumu anlattım. Ardından da neden kayıt yaptıramayacağımı sordum. Başkanın talimatı olduğunu, yoksa kendisi için sıkıntı olmadığını söyledi. “Peki ben Yenibosna tarafındaki engellilere uygun havuzda, engeli bulunmayan bir arkadaşımla yüzebilir miyim?” diye sordum. Onun da mümkün olmadığını söyledi. Bu durum ben ve benim gibi engellilere yapılan en büyük hakaret olsa gerek. Bu yasakla birlikte “Sen siyahsın, ben beyazım, sen kadınsın, ben erkeğim, sen başörtülüsün, ben değilim” diyorlar. “Başörtülü hanımla, başı açık bir hanımın aynı sınıfta ders görememesiyle, bana sen engellisin normal biriyle aynı havuzda yüzemezsin demeleri arasında ne fark var? Bunu onlara sormak lazım.”M.D.

Güzel Söz

Tartışmasını bilmeyenler kavga ederler. CHESTERTON

sonu