Birlik ve Beraberlik Fanatik
Yavuz Kocaömer Fanatik
Daha öncede bu sütunlarda yazdık. Türkiye’de her spor dalında olduğu gibi, tekerlekli sandalye basketbolunda da birlik ve beraberlik gerekmektedir. Aksi halde daha gelişme safhasında olan tekerlekli sandalye basketbolumuz, yine bizlerin gereksiz sataşma ve saldırılarıyla, bir müddet sonra içinden çıkılmayacak hale gelir. Ligler sırasında her türlü rekabet sporun gereğidir. Ama, hem bir gazetede köşe yazarlığı yapıp, hem de bir birinci lig takımını çalıştırırken, diğer kulüpleri küçümseyecek yazılar yazmak, ne sporculuğa ne de bu işin gelişmesine katkıda bulunmak isteyen bir insana yakışır. Ayrıca da fazla da atıp tutmamak lazım. Bu yıl başında, Çek Cumhuriyeti’nde B Klasmanında aldığımız Avrupa İkinciliği, gözümüzde, fazla büyütülmemelidir. Bir başarıdır ama, hiçbir Avrupa takımı ile karşılaşmadan, nispeten zayıf rakiplerle oynayarak Dünya Üçüncüsü olan Milli Futbol Takımımızın, İngiltere karşısındaki durumunu da hep birlikte izledik. Sporda böyle sonuçlar doğaldır. Kimse kendini büyük görmemelidir. Ülkemizde olduğu gibi, sporun çok zor şartlarda yapıldığı, maddi imkansızlıkların kulüpleri kapanma noktasına getirdiği, hele tekerlekli sandalye gibi bir branşta, bir Büyük Şehir Belediyesi’nin desteğini de arkanıza alıp, oyunculara iş ve aş sağlayıp, kendiniz fazla bir oyuncu yetiştirme çabasında olmadan hazır oyuncuları toplamanız dolayısıyla, Türkiye liglerinde devamlı birinci olmanız, sizin tekerlekli sandalye basketbolunu çok iyi bildiğinizi göstermez. Bu satırların yazarı, Türkiye’de kimin tekerlekli sandalye basketbolunu ne kadar bildiğini en iyi bilenlerden bir tanesidir. Bu güne kadar yazılan yazılar hakkında hiçbir yorumda bulunmayışımız , insanların sağduyulu davranarak, bu çarpık davranışlarından vazgeçeceğinin bir beklentisi sonucu ortaya çıkmıştır. Ama şimdi kalkıp da Willi Brinkmann kupasında oynamak, kumda oynamaya benzer gibi çirkin deyimleri, diğer kardeş kulüpler için uluslararası bir arenada kullanmak en azından hafifliktir. Artık herkes her şeyin ne olduğunu bilmelidir. Zamanında Harman Yazıcıoğlu Milli Takım Antrenörü iken, kendisinin aynı zamanda köşe yazarlığı yaparak, Milli Takımı ve Federasyonu eleştirmesini ne kadar doğru bulmadıysak, bugün de bir kulüp antrenörü olarak köşe yazısı yazmasına aynı şekilde karşıyız. Artık İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü de, bu konudaki kararını, Harman Yazıcıoğlu’na danışarak açıklamalıdır. Bundan sonra ya kulüp antrenörlüğü, ya köşe yazarlığına devam etmesi hem camiadaki huzursuzlukların ortadan kalmasına yardımcı olur hem de Harman’ın esas işi olan tekerlekli sandalye basketbol antrenörlüğüne daha fazla zaman ayırmasını ve de camiada kulübüne ve kendisine duyulan antipatinin ortadan kalkmasını sağlar.