Çile bülbülüm çile
Çile bülbülüm çile Posta
Yavuz Kocaömer Posta
Geçtiğimiz günlerde Anadolu’daki bir kasabamızdan hanım okurum mektup göndermiş. Aşağıda onun yaşadıklarını okuyacaksınız. Adını ve yaşadığı yeri vermeyeceğim. Ama emin olun mektubunu okuduğunuzda aynı kaderi paylaşan bir çok insanımız olduğunu da anlayacaksınız.
Biz yaşamıyoruz…
37 yaşında engelli bir kadınım. ………ilinin …… ilçesinde yaşıyorum. Burada bizim gibi insanlar için hayata dair hiçbir şey yok. Sanki bu küçük ilçede bizim gibiler yaşamıyor. Sokakta asla bir engelli görmezsiniz. Bu yaşıma kadar hep ‘’Bir gün benim için de bir yerlerde umut vardır’’ diye düşündüm. Ama artık yavaş yavaş tükendi bu hayalim.
Okumayı ve yazmayı kendi kendime öğrendim. Şimdi ‘’Keşke öğrenmeseydim’’ diyorum. Çünkü okudukça hayatı keşfettim. Farklı ve güzel yaşamlar olduğunu öğrendim. Ailem bana hep ‘’ Aç değilsin. Açık değilsin. Biz sana bundan başka ne yapabiliriz ? ‘’ deyip durdu. Ama ben yaşamımın dört duvardan ibaret olmadığının farkındayım. Bunu hiç düşünmediler. Ben hiç sokağa çıkamam. Yakınlarımın en mutlu günlerinde yanlarında olamam. Sadece evimde yaşamalıyım. Oysa çok güzel bir hayalim vardı; bir radyo programı yapmak, sosyal aktivitelere katılmak. Hayatımı a-sosyal değil , sosyal insanlarla iç içe geçirmek isterdim.
Korkunç evlilik
Bundan birkaç yıl önce bir evlilik yaptım. Ve bu benim için çok daha korkunç oldu. Ailem bana ‘’ Haline bakmadan ( çok özür dileyerek yazıyorum bunu ) oturduğun yerden canın koca istedi ‘’ diye korkunç hakaretler etti. Evliliğim yürümedi. Zaten yanlış seçimdi . Ama ben hala boşanamadım. Çünkü burası küçük yer .Dava açsam herkes öğrenir ve ailem benim durumumda birinin evlenip ayrılmasından dolayı utanç duyar. Mesele benim bunu yapmamdı. Babam bana ‘’ Öbür çocuklarım böyle bir şey yapabilirdi ama senin bunu yapmaya hakkın yok ‘’ dedi . Benimle 3 yıl konuşmadı ve hala doğru düzgün konuşmuyor.
Anlamsız hayat istemiyorum.
Ama ben hayatımın bundan sonrasını böyle anlamsız ve boş geçirmek istemiyorum. Kendimce çırpınışlarım var ; boşuna tabii biliyorum. Ama bir türlü içimdeki o küçük umut kırıntısını öldüremiyorum. Biliyorum ben çok özel ve kendi içinde başarılı biriyim.
Bazı günler hayatımın bu kadar anlamsız geçmesindense ölüp gitmeyi tercih ediyorum. Fakat yüce yaratıcı o kadar uzun bir ömür vermiş ki bana , bitmiyor.
Sesim bir yere ulaşır
Umarım bu yazdıklarımı okursunuz ve köşenizde küçük bir yer ayırırsınız. Umarım sesim bir yerlere ulaşır. Ben de varım , bir yerlerde yaşıyorum önemsiz gibi gözükebilir belki. Bu dünyanın çekirdeğini oluşturanlardan birisi de bizim gibi insanlar. En çok üzüldüğüm noktalardan biri de iki kelimeyi bir araya getiremeyen kadınların ya da erkeklerin toplumda bir yerlerde olmaları. İşte bu ağrıma gidiyor. ‘’ Neden ? ‘’ diyorum . O zaman neden ben hak etmediğim bir hayatı yaşamak zorundayım ? Tek neden bu dünyaya gözlerimi engelli bir birey olarak açmış olmam. Ben de güzel bir bayanım . Ben de güzel konuşmasını bilirim ama yürüyemem. Daha ne olsun ki ?
İsyanımı yanlış anlamayın …
Aileme ve birçok şeye isyanımı sakın yanlış anlamayın. Bu , sadece hak ettiğim gibi yaşamak isteyip de , bu güne kadar gerçekleştiremediğim için ve artık hayatın benim için tükendiğini düşündüğümdendir . Sadece nefes almak değil, yaşamak isterdim. Sadece dünyanın acılarını değil , güzelliklerini de yaşamak isterdim . İsyanım bundan. ( İmza )
Sevgili kardeşim
Senin bu satırları okuyacağını biliyorum. Onun için ben de yazdığın mektuba birkaç ilave yapıp cevap vermek isterim. Bir kere bütün çektiklerine rağmen isyanını içime sindiremiyorum. Benim rahmetli ağabeyim 22 sene ne yürüdü , ne de oturdu. Çok acılar, ıstıraplar çekti. Bilinci yerindeydi , gayet güzel konuşuyordu, her şeyin de farkındaydı. Yani senin durumundan çok daha kötü bir halde idi. Buna rağmen onun hep Allah’a şükredip , ‘’ Yaşamak güzel şey ‘’ dediğini dün gibi hatırlıyorum. Hayatta hepimiz zorluklar çekiyoruz. Sana katılıyorum . Bu ülkede bizler engelli insanlara acımaktan başka bir şey yapmıyoruz. Bu da bilgisizliğimizden , cehaletimizden kaynaklanıyor.
Anne – babalar bilinçsiz
Engelli çocuğu olan anne ve babalar , özellikle Anadolu’da onları evlerinden çıkarmaktan çekiniyorlar. Adeta utanıyorlar. Hatta bazıları daha ileri giderek o masum yavruları zincirlere vuruyor. Engelsiz çocuklara sahip anne ve babalar da , engelli çocuklarda sanki bulaşıcı hastalık varmış gibi , kendi çocuklarını onlarla bir araya getirmiyorlar.
Lafta Avrupalıyız
Lafa gelince ‘’ Avrupalıyız ‘’ diyoruz. ‘’ Avrupa Birliği bizi almalı ‘’ diyoruz. Ama o Avrupa Birliği’nde insanlara verilen değerin bu ülkede çok azını biz insanlarımıza gösteriyoruz. Klasik sözlerle insan haklarından falan bahsedecek değilim. En önemli insan hakkı , insanın yaşama hakkıdır. Biz engelli insanlarımıza çoğu kez bu yaşama hakkını bile çok görüyoruz.
Umutsuzluk yok
Ama umudumuzu yetirmeyeceğiz. Senin yazdığım mektubun düzgün Türkçe’si ve yaşadıklarını ifade edebilme yeteneğin beni çok etkiledi. Yine yaz. Bu köşede senin yazılarına yine yer vereceğim. Ama bir şey için söz vermelisin: UMUTSUZLUÄA KAPILMAK YOK. Yarınlarda kimin ne olacağını Allah’tan başka kimse bilemez.
DUYURU
JANDARMA – TESYEV İstanbul bilgisayar kursu için kayıtlar devam ediyor. Katılmak isteyen engelli vatandaşlarımız TESYEV’in ( 0212) 274 10 32 – 274 11 71 no’lu telefonlarına başvurabilirler.
DUYURU
ykoca@simge.com.tr olan e-mail adresim değişmiştir. Bugünden itibaren e-maillerinizi ykoca@posta.com.tr adresime göndermenizi rica ederim. Yavuz kocaömer
Güzel Söz Yaşama küsen insan , yaşamdan ders alamaz. J. Colenso