ELLER AYA…

Yavuz Kocaömer MilliyetÇok kısa bir süre önce Alman Futbol Federasyonu 240 sayfalık bir kitapçık çıkardı. “Engelli futbol taraftarları için kılavuz”. Kitapta Almanyadaki 34 futbol stadının özellikleri anlatılıyor. Kitap tüm 1. ve 2.Lig futbol kulüplerine dağıtılarak engelli taraftarlara ulaştırılması sağlanıyor. İncelediğinizde her stad için ayrı ayrı kaç tane engelli yeri bulunduğu, bu yerlerin üzerinin kapalı olup olmadığı, engellilerin refakatçilerinin ayakta veya oturarak maçı izleyebileceklerinden tutun da, stadın içinde hangi bloğun hangi tarafta bulunduğunu, nasıl gidileceğine kadar en ince detaylar var. Ayrıca stadlardaki fan kulüplerin adresleri, hangi otobüs ve diğer toplu taşıma araçlarıyla buralara ulaşabilecekleri de belirtilmiş. Her stada yakın tren istasyonunun, tekerlekli sandalyeli taraftarlara uygun olup olmadığı, uygun ise hangi yolardan gidileceği, uygun değilse hangi toplu ulaşım araçlarıyla stadyuma ulaşılacağı anlatılmış. Yine stad çevresinde engellilere ait otoparklar belirtilmiş. Bununla da yetinilmeyip stadyum civarındaki engellilere uygun oteller ve fiyatlarını da belirtmişler. Ayrıca o şehirde ve özellikle stadyum civarında hangi kahvehanelerin, bistroların, lokantaların bulunduğunun yanı sıra şehirde ve stadyum civarındaki engellilere uygun tuvaletlerin de adresleri verilmiş. Şimdi bizimde Futbol Federasyonumuzun böyle bir kitap çıkardığını düşünelim. Çıkaramazlar ki! Çünkü bu kitabın içindeki bilgilerin en az yüzde 80i Türkiye için geçerli değil. Ve bu bilgilere ulaşmak da mümkün değil. Böyle bir kitabın çıkarılması için altyapının sağlam olması gerekir. Futbol Federasyonu, Fenerbahçe, İnönü veya Ali Sami Yen Stadındaki engelli yerlerini belirtip, söyleyebilir. Peki o tekerlekli sandalyeli insanlarımız İstanbulun dört bir tarafından hangi toplu taşıma araçlarıyla, hangi engellilere uygun kaldırımlardan, yaya geçitlerinden geçerek o stada ulaşacaklar? Geçen yıl çıkan “Özürlüler Yasası”nda belediyelere bu eksiklerin tamamlanması için yedi yıl süre verildi. Bunun bir yıla yakın zamanı da geçti. Acaba içinizden kaçınız yedi sene içinde bu eksiklerin tamamlanacağına inanıyor? Bir çok işimizde olduğu gibi, bir yıl kala belediyelerimiz harekete geçip çalışmaya başlarlar, ondan sonrada gerekli düzeltmeleri yetiştiremezler, kimsede bunun hesabını sormaz. Hep öyle olmuyor mu?