ENGELLİNİN TOPLUMLA İMTİHANI

ENGELLİNİN TOPLUMLA İMTİHANI

İbrahim Gümüşdal, tekerlekli sandalyede yaşamını sürdüren bir arkadaşımız. Sadece dostumuz değil, aynı zamanda Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin Genel Sekreteri. Durmadan, bıkmadan, yorulmadan, her türlü olumsuzluklara rağmen Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin yurt dışındaki itibarını korumaya çalışan, federasyonlara da destek olan bir kardeşimiz. Kendisi bana bir yazı göndermiş. Aşağıda sizlerle paylaşmak istedim.

 ‘Hayat paylaşınca güzel de…’

“Yakın zamana kadar engelimizle ilgili birçok konuda daima ‘ötekileştirildik.’ Daha okula başlama çağımızda “Okulumuz engellilere uygun değil” denilerek okuma hakkı elinden alınmış çok engelli vardır aranızda. Birçoğumuz kendi imkanları ile okuma-yazmayı öğrenmiş, ancak az sayıdaki engelli, üstün gayretkeşliği sayesinde belirli bir eğitim seviyesine ulaşabilmiştir. Gençlik yıllarımızda sosyal hayatı paylaşma konusunda da az sıkıntılar yaşamadı engelliler. Hayatın içinde olmaya azimli engelliler gün geldi yaşamlarını birleştirecek kişilerle tanıştılar. Orada da aynı ‘ötekileştirme’ sıkıntıları yaşandı: “Aslan gibi oğlumun engelli bir kızla ya da fidan gibi kızımın bir engelli erkek ile evlenmesine asla izin vermem” diyen aile büyükleri vardı. Kısacası engelliler ne kadar azimle toplumda kendine bir yer edinmeye çabaladıysa da pek azı hakkı olanı yani kabul edilmeyi başarabildiler.

 Gümrüksüz arabalar

Sonraları devletçe bazı imtiyazlar tanındı engellilere; özel tertibatlı araç edinme konusunda. Birden mahallenin engelli Ayşe’si veya Mustafa’sı bazı siyah elbiseli ağabeyler tarafından el üstünde tutulmaya başlandı. Verdiler Ayşe’nin, Mustafa’nın eline üç-beş kuruş, alındı son model gümrüksüz, vergisiz süper  lüks arabalar. Ne de olsa aynı mahallenin insanları değil miyiz, engelli-engelsiz ayrımı yapar mıyız? Zamanla hızla büyüyen ülkemizde yeni açılan büyük alışveriş merkezlerinin girişlerine en yakın yerlerdeki otoparklar engelli araçlarına tahsis edildi.

 ‘Beyinden engelliyim’

Tabii “Engelli ayrımı yapmam” diyen kim varsa aracını engellilere tahsis edilen yerlere park etmeyi kendilerine hak gördüler. “Nereniz engelli sizin?” diye sorunca da “Beyinden engelliyim” diyerek sırıtanlarla karşılaştık. Hatta taciz edildik: “Ne olmuş ya alt tarafı 5 dakika park ettiysek…”. Artık bu sorunla uğraşmıyorum. Çünkü yeni plaka uygulamasına göre engellilerin araç plakasında o malum mavi renkli tekerlekli sandalye logosu bulunmuyor. Dolayısıyla hangi araç engelliye ait belli olmuyor.

Tuvalet kimin?

Ne hoş değil mi? Devletimizin sağladığı bu gibi avantajları hak etmeyenlerle paylaştığınız zaman ‘öteki’ olmuyorsunuz. Bitmedi. Şimdi bir alışveriş merkezindesiniz, tuvalete gideceksiniz. Kapısında engelli işareti olan lavaboya gittiniz. O da nesi? Kapı kilitli. İlk düşünceniz başka bir engellinin içerde olduğu. Beklersiniz mecburen. Diğer engelli tuvaleti kim bilir kaçıncı katta? Biraz daha beklersiniz. Dayanamaz kapıyı tıklatırsınız, içerden boğuk bir ses duyarsınız. Nihayet kapı açılır ve gözlerinize inanamazsınız. İçerden zarif bir hanım ya da genç bir adam çıkar. ‘Neden burayı kullanıyorsunuz?’ sorusunu sorduğumda verilen cevap ‘Pardon burası boştu da’ olur. Aynı durum havalimanı tuvaletlerinde de başınıza gelir. Çoğu kez de içerden havalimanı çalışanı çıkar. Onun derdi de sigara içmenin yasak olduğu terminalde en kestirme yol engelli tuvaletleridir. Hayat paylaşınca ne güzel di mi?”

İşte böyle diyor sevgili İbrahim Gümüşdal. Acaba içimizde bu sözlere ve bu yaşananlara katılmayan çıkar mı?

Güzel Söz

İyiliğe gücün yetmezse, bari kötülük yapma.

Ferüdiddin- i akkat

Duyuru

Bu köşe ile ilgili yorumlarınızı www.tesyev.org sitesinden ‘Yazarlarımız’ bölümüne tıklayarak yapabilirsiniz.