
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Gereği Düşünüldü 1) Sanığın Türk Ceza Kanunu’nun 122/ 1 a maddesi uyarıca suçun işleniş şekli ve niteliği kast oranı dikkate alınarak takdiren 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına. 2) TCK 50 / 1 e maddesi uyarınca sanığın sosyal ve ekonomik durumu, kişiliği, suçun işleniş şekli dikkate alınarak 6 ay süresince E sınıfı ehliyetinin geri alınarak Halk otobüsü işletim görevi yapmasının yasaklanmasına. Geçtiğimiz haftalarda gazetelerde de okudunuz. Engelli kardeşimiz Teslime Taplacı , kendisini otobüse almayan ve ‘’ Seninle uğraşamam ‘’ diyen halk otobüsü şoförüne açtığı dava , hakimin verdiği bu kararla sonuçlandı. Ayrımcılık yasağı Ceza yasasının ayrımcılık başlıklı 122 ‘ nci maddesine ‘’ ÖZÜRLÜLÜK ‘’ ifadesi Temmuz 2005 ‘te eklenmişti. Maddenin 1’nci paragrafnda ‘’ Kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, ÖZÜRLÜLÜK , siyasi düşünce, felsefi inanç, din , mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım yapan kimseler hakkında 6 aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir’’ diye yazıyor. Teslime Taplacı’yı yakından tanırız. Kararlı, haklı olduğuna inandığı konularda kimseden çekinmeden sonuna kadar giden bir kişiliğe sahiptir. Bu bakımdan kendisini bir kez daha kutluyoruz ve bu alınan kararın ülkemizde engelli ayrımcılığı konusunda yeni bir dönemi başlatacağına inanıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı Aklımıza geldi. Bir süre önce Özel Yabancı Ortaöğretim Okullar Sınav Yürütme Kurulu , engelli öğrencilerimizi sınava almayacağını açıklamış , daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nın müdahalesi üzerine , bu insanlık dışı , anayasaya aykırı , insanlar arasında ayrımcılık yapan karardan geri dönmek zorunda kalmıştı. O zaman da ‘’ Milli Eğitim Bakanlığı ilgililer hakkında soruşturma açmış mıdır ? Veya yukarıda bahsedilen ceza yasasının 122 ‘ nci maddesine göre savcılığa suç duyurusunda bulunmuş mudur? ‘’ diye sormuştuk. Bugüne kadar bir cevap alamadık. Sayın Çubukçu Aslında görevleri dolayısıyla T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı da bu konuya müdahil olarak bir dava açabilirdi , ama yapmadı. Şimdi Sayın Nimet Çubukçu Milli Eğitim Bakanımız. Umarız , gerekli hassasiyeti gösterip engelli çocuklarımızı ‘’ Sınava almıyoruz ‘’ diyen , eğitimci geçinen , insanlar arasında ayrım yapmamayı bilmek zorunda olan bu kişiler hakkında gerekli işlemleri başlatır. Yasanın yanlışlığı teyit edildi Daha önce bu sütunlarda 24 Haziran 2008 tarihinde “Başarılı sporculara aylık bağlanması ile devlet sporcusu unvanı verilmesi” hakkındaki yasanın kapsam maddesinin engelli sporcularla ilgili kısmının yanlış olduğunu birkaç kez yazmıştık. Bugüne kadar ne Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nden, ne de o zamanki Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı’ndan hiç ses çıkmadı. Hatırlatalım: İlgili yasanın kapsam maddesinde; “Müsabakaların yapıldığı dönem itibarı ile Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından olimpik, paralimpik ve defolimpik spor dalları içinde kabul edilmiş spor dallarının büyükler kategorisinde; Olimpiyat Oyunları’nda, Dünya ve Avrupa Şampiyonaları’nda ferdi ya da takım sporlarında derece alan amatör sporcuları ile bunların ölüm halinde bakmakla hükümlü oldukları eş ve çocuklarını ve takım halinde olimpiyat veya dünya şampiyonu olmuş amatör sporların milli takım teknik direktör ve antrenörlerini kapsar” demektedir. Kaç kere … Kaç kere anlattık. Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları farklı şeylerdir. Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından kabul edilen paralimpik ve defolimpik spor dalları yoktur. Dünya da paralimpik sporlar Uluslararası Paralimpik Komitesi’ne bağlıdır dedik, ama dinleyen çıkmadı. Bu kez, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi geçtiğimiz haftalarda Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne (IOC) başvurarak, onayladığı paralimpik spor branşlarını bildirmesini rica etti. Gelen cevap gayet net: “IOC’nin belirli biçimde kapsamadığı bu konularda belirli bir kuralı olmadığı konusunda bilgi vermek isteriz. (IOC), Uluslararası Paralimpik Komitesi, Uluslararası İşitme Engelliler Spor Komitesi ve Özel Olimpiyatlar’ı tanır. Yukarıda belirtilen organizasyonların IOC tarafından kabul edilmiş dalları olmadığını lütfen not ediniz.” Sayın Faruk Özak Bakanım, Yasalar yanlış çıkabilir. Teşkilatınıza bağlı GSGM’nin hukuk işleri bu konuları bilmeyebilir, hatta öğrenmek istemeyebilir. Ama yanlış çıkarılan yasa bir şekilde düzeltilmelidir. “Dediğim dedik, bu yasa çıktı, böyle uygulanacak” derseniz, dünya gerçeklerinden uzaklaşmış olursunuz ve yarın – öbür gün bu konuda davalar açılır, mahkemelerin ve hakimlerin zamanları gereksiz yere işgal edilir. Sizlerden bir kez daha rica ediyoruz. Yaptığınız yanlıştan dönünüz ve bu yasanın dünya gerçeklerine uygun ve sorun çıkmayacak şekilde düzeltilmesine yardımcı olunuz. Bu konuda teşkilatınızda bilgi eksikliği varsa o konuda da destek olmaya hazırız. GÜZEL SÖZ Sadece hiç bir iş yapmayan insanlar hata işlemez. / Teodore Roosewelt