
Karmaşa
Karmaşa Posta
Yavuz Kocaömer Posta
Ülkemizde bir çok konuda olduğu gibi engelliler ve onların sorunlarıyla ilgili konularda da bir karmaşa yaşanıyor. Mecliste, komisyonlarda görüşülen Engelliler Kanunu tasarısı var. Bir grup engelli temsilcisi ile görüşüyorsunuz, “Bu taslak bize sorulmadan yapıldı, görüşlerimiz alınmadı, göze hoş gelen bir metin ama zaten burada yazanların çoğu ilgili mevzuatta, ilgili bakanlıkların sorumluluklarının içinde var. Uygulanmadıktan sonra yeni yasa çıkarmanın anlamı nedir” diyorlar. Diğer taraftan bazı gruplar, “Şu ysa bir an evvel çıksa da biz de rahata kavuşsak” diye bekliyorlar.
Aslında bizim görüşümüz de ilk gruptan yana. Bugün ülkemizde dağınık da olsa bir çok engelli yasaları, kanun hükmünde kararnameler ve yönetmelikler mevcut. Uygulamaya baktığınız zaman, sanki hiçbir şey yokmuş gibi gözüküyor. Çünkü burada en önemli neden, işin sahibi yok. Engellilerden sorumlu bakanlığın bir yetkisi yok. Çeşitli konulardaki yetkiler muhtelif bakanlıklara dağıtılmış, onlar da ellerindeki bu yetkileri Engellilerden Sorumlu Bakanlığa devretmek istemiyorlar.
Koltuk değneği veremiyorum
Sayın Şuayip Üşenmez, Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Eğitim Gençlik ve Spor Komisyonu’nda engellilerin sağlık, eğitim, rehabilitasyon ve istihdam sorunlarının çözümü amacıyla hazırlanan yukarıda bahsettiğimiz “Engelli Yasası” hakkında görüş bildirirken, “Umutla yanıma gelen bir engelli kardeşime bir çift koltuk değneği bile veremiyorum. Böylesine elimiz kolumuz bağlı. Ben Bakan olarak bu kardeşimizin sırtını sıvazlayıp sevgi verebiliyorum. Para veremiyorum, malzeme veremiyorum” demiş. Sayın Bakan haklıdır. Ancak, burada üzerinde düşünülmesi gereken konu, acaba engelliler ile ilgili bu kdar çok fazla sayıdaki bakanlık bu işlere karışmalı mıdır? Muhakkak ki her bakanlığın engellileri de ilgilendiren bölümleri vardır. Ancak bunların da bir koordinasyonu gerekiyor. Yetkili ve engelliler konusunda diğer bakanlıklarla da etkin işbirliği yapacak bir bakanlığa ihtiyaç vardır.
Çözüm, önümüzdeki dönemde koalisyon hükümetleri dolayısıyla artan sayıda bakanlık sayısı azaltılırken, engellilerle ilgili benzeri kuruluşlara, her kuruluşa bir bakanlık değil de, tüm bu kuruluşları bir araya toplayan bir bakanlığın emrine verilmesidir. Böylece, bu görevi üstlenecek bakan da, “Bir koltuk değneği dahi veremiyorum” diye üzülmez.
Ancak, bütün bu olumsuzluklara rağmen, istense yine de belli bir koordinasyon sağlanabilir. Çözüm, herkesin üzerine düşen görevi, engelli insanlarımızın rahat etmesi için olumlu bir şekilde olayların üstüne gitmesiyle ortaya çıkabilir.
Özür mü, engel mi?
Artık bu deyim kargaşasına da bir son verilmelidir. Engelliler, “Bize özürlü desinler, ne derlerse desinler, yalnız bizlerin ihtiyaçlarını halletsinler” diyecek duruma gelmişlerdir. Haklıdırlar. Ancak, bir de işin medeniyet ve insanlık yönünden irdelenmesi gerekir. Zamanında, “Bize ne desinler, hadi özürlü esinler” düşüncesiyle ortaya çıkan bu deyim artık bir ayıp haline gelmiştir. Araştırsınlar, dünyada hangi dilde engelli insana “özürlü” deniyor? (biz araştırdık yakında açıklayacağız) Ancak bu tartışmanın fazla da uzamaması gerekir ki, herkes esas işine dönüp engellilerin yararına çalışmalar içerisine girebilsin.
Engelli dernek ve kuruluşları da kendilerini yeniden gözden geçirmek durumundadırlar. Hangi dernek, hangi amaçlara hizmet etmektedir? Hangi kuruluşlar, başlarında olan yöneticilere ne gibi şahsi çıkarlar sağlamaktadır? Sadece devlet kurumlarını eleştirirken, kendilerine de bakmak durumundadırlar. Yıllardır çeşitli bölgelerde engellilerle ilgili faaliyetleri tekeline almış olan insanların arkasından değil de yüzlerine karşı konuşmak mecburiyetleri vardır. Bunun da en güzel yolu, o derneklerin genel kurullarına giderek bildiklerini ortaya dökmek, kamuoyunun ilgisini çekmek, bizlere bildirerek bu tip insanların, çıkar sağlayıcıların bu görevlerden uzaklaştırılması konusunda katkımızı istemeleridir. Aksi halde kapalı kapılar ardında insanları eleştirerek, bir gün belki ben de onların yerine geçip aynı çıkarları sağlarım düşüncesiyle politika yapmak hiçbir işe yaramaz. Bu tip davranışlar en fazla kendi içinde bulundukları engelliler toplumuna zarar verir.
Koordinasyon
Her zaman yazıp söylüyoruz. Yine tekrar edelim. Bu konuda koordinasyonu sağlayacak tek makam, görüşümüze göre Cumhurbaşkanlığıdır. Böylece yapılacak bir çalışmayla engelliler konusunda tek elden yönetim sağlanacak ve bunun sonucunda bu karmaşaya son verilecektir. Koordinasyonun sağlanması halinde , her kafadan bir ses çıkmayacak, o zaman ne “Koltuk değneği bile veremiyorum” diye şikayette bulunan bakanlarımız olacak, ne de ülkemizin zaten kısıtlı olan kaynakları gereksiz yere ziyan olacaktır. Böylece yalnız yasalar, uygulamalar değil, engellilerle ilgili yapılan rehabilitasyon merkezlerinde, okullarda, bakım evlerinde, hatta Çocuk Esirgeme Kurumları’nda bir birlik ve beraberliğin sağlanması yoluna gidilebilecektir.