KEŞKE EKSİKLER TAMAMLANSAYDI
Sevgili okuyucularım, bu hafta sizlerle engelliler camiasını ilgilendiren bazı haberleri paylaşacağız.
24 Eylül tarihli köşemizde ‘’Özürlülük Ölçütü , Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları’’ hakkındaki yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin sorunları bir örnekle sizlere anlatmış ve bu konuda T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi ‘nin görüşlerini sormuştuk. Kurum Başkanı Abdullah Güven, yazımız yayınlandıktan bir gün sonra arayarak telefonda konu ile ilgili geniş bilgiler verdi. Daha sonrada aşağıda okuyacağınız açıklamayı gönderdi :
Açıklama
Yönetmelikte yer alan maddi hata veya uygulamaya ilişkin ortaya çıkan sorunların giderilmesine yönelik revizyon çalışmaları başkanlığımızın da katılımıyla Sağlık Bakanlığı’nca sürdürülmektedir. Özürlü vatandaşlarımızın daha fazla mağdur edilmemesi için çalışmalar başkanlığımızca titizlikle takip edilmektedir.
Medyadaki sesimiz diyebildiğim az sayıdaki gazetecilerden biri olarak ilgiyle takip ettiğim şahsınıza, özürlülerin her türlü sorununa gösterdiğiniz ilgi nedeniyle teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Abdullah Güven Başkan Vekili
Eminiz ama …
Abdullah Güven’i tanımaya başladıktan sonra , engelliler konusundaki iyi niyetli çabalarını , çözüme yönelik uygulamalarını izliyoruz. Ancak iş bununla bitmiyor, bitemiyor. Çünkü T.C.Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı yaptırım gücü olan , kararları tek başına uygulayabilecek bir yapı ve yetkiye sahip değil. Bunu daha önce de yazmıştık. Bürokrasinin içinde kurulan komisyonlarda bu tip yönetmelikler tartışılırken , ilgili bakanlıkların da konuya aynı duyarlılıkla yaklaşması gerekiyor. Örneğin Sağlık Bakanlığı, bu konularda en azından bu yönetmelikle ilgili konularda farklı görüşlerin , farklı yorumların ortaya çıkardığı haksızlıkları ortadan kaldırabilmek için öncelikle hizmet içi eğitimi süratle uygulamak zorunda.
Araç gereç
Yasa çıkıyor, yönetmelik çıkıyor, ilgili sağlık kuruluşlarına ‘’ Hadi engelli insanların engelini ölçün, sınıflandırın’’ deniyor. Bir bakıyorsunuz , yardımcı araç gereçlerde büyük eksiklikler var. O halde bu araç gereçlerin de biran önce temin edilmesi gerekiyor. Bunları alt alta koyduğunuzda , aklımıza şu soru geliyor : Peki bu ‘’ Özürlüler Yasası ‘’ çıkarken doğacak bu aksaklıklar görülemedi mi ? Önce ilgili kurumların hizmet içi eğitimleri yapılıp , gerekli araç gereçler temin edildikten sonra uygulamaya gidilemez miydi ? Hiç değilse o zaman binlerce , belki onbinlerce engelli vatandaşımız ‘’ Özürlülük Ölçütü ve Sınıflandırılması ‘’ konusunda mağdur olmazdı. Ama ülkemizdeki uygulama ‘’Biz başlayalım, istim arkadan gelsin ‘’ olduğu için , maalesef bu mağduriyetler de artarak devam ediyor.
Saygılarımla
Başkan Vekili Abdullah Güven , yukarıda okuduğunuz gibi mektubunun sonunda bize teşekkür ediyor ve başarılar diliyor. Sonra da adını , soyadını yazıp imzasını atmış . Peki bu kadar samimi bir açıklama sonunda , saygılarımla, sevgilerimle , dostane selamlarımla, hatta bazı Batı ülkelerinde olduğu gibi Allah’ın selamı üzerinize olsun gibi bir ibare gerekmez miydi ? Gerekirdi. Ancak Osmanlı’dan beri devam eden bu kötü alışkanlık halen sürüyor. O devirlerdeki millet olmayan toplumun taba olarak görülmesi sonucu, devletle o ülkede yaşayan insanlara devlet tarafından saygı gösterilmesi söz konusu değildi. Bu Abdullah Güven’in suçu değil. Tüm devlet daireleri böyle.
Batı ‘ daki durum
Batı’ da bir devlet kurumundan vergi daireleri, emniyet teşkilatı, bakanlıklar , v.s. gibi kurumlardan vatandaşlara, herhangi birilerine yazılan yazıların altında muhakkak ‘’ Dostane selamlarımla ‘’ ibaresi konulur. Bu insanların birbirine olan saygısının bir örneğidir. Bu devlette çalışan bir memurun , devlette görev almayan bir vatandaşı ile arasında fark olmadığını gösteren bir durumdur. Yani bir devlet – millet bütünlüğünün ilk işaretidir. Girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği ülkelerinde durum budur. Umarız önümüzdeki dönemde bir genelgeyle bu modası geçmiş , bugünkü modern dünyada uygulaması olmayan haberleşme şekli ortadan kalkar . Devletle millet arasındaki birliktelik , eşitlik ve karşılıklı saygı esasına göre yürür.
Güzel söz Aynı dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. Mevlana