GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Posta

‘’ KOL DEĞİL AT ÇİFTLİĞİ İSTERİM ‘’

Bettina Eistel , 7 Mayıs 1961’ de kolsuz olarak doğuyor. Bugün Almanya’da yaşayan yaklaşık 2800 CONTERGAN kurbanından biri. 7 yaşında ata binmeye başlıyor. Bugün uluslararası birçok başarıya sahip bir engelli at binicisi. Psikoloji eğitimi olan Bettina , Hamburg Eğitim Danışmanlık Merkezi’nde terapist olarak çalışıyor ve Alman 2 ‘ci Televizyonunda ‘’ İnsanlar ‘’ adlı programı sunuyor.

• Stern Dergisi

Almanya’ da yayınlanan Stern Dergisi geçen ekimde Bettina Eistel ‘ la yapılan bir söyleşi yayınladı. Söyleşi Anika Geisler tarafından yapılmış. Bettina’nın yaşamını anlatan ‘’ Hayatı kucaklamak’’ adlı kitabı Almanya’da büyük yankı uyandırdı.

• ‘’ Kollarımı istiyorum

‘’ A.G : Kolunuzda yok, her şeyi ayaklarınızla yapıyorsunuz. İlk defa kaç yaşında diğer insanlardan farklı olduğunuzu hissetiniz?

B. E. : Çocuk yuvası yaşlarındaydım. Dışarıda panço gibi bir şey giyerdim. Sonra bir gün evde kız kardeşimin, anne ve babamın ceketlerini gördüm. Ceketlerin kolları vardı. Yüksek sesle bağırdığımı hatırlıyorum : ‘’ Ben de kollarımı istiyorum. ‘’ Annem ‘’Üzülme bak senin de protezden kolların var ‘’ dedi. Ağlıyordum, ‘’Ama ben etten yapılmış kollar istiyorum ‘’ diye. A.G. : Hala kollarınızı istiyor musunuz ?

B. E. : Böyle bir şey mümkün olsa benim için büyük bir değişiklik olur. Kollarımı bu yaştan sonra nasıl kullanacağımı bilemiyorum. Hayır. Bir cin gelseydi de ‘’ Ne istersin ? ‘’ deseydi , önce bana ait bir at çiftliği isterdim. Kollarımı istemezdim. A.G. Anne – babanız , engeliniz dolayısıyla bir çok düşmanca davranışa karşı savunmaya geçmek zorunda kalmışlar.

B.E. : Doğumda salonda bir sessizlik olmuş, sonra bir yetkili anneme ‘’ Fazla üzülmeyin , bu tip çocuklar fazla yaşamaz ‘’ demiş. Komşumuz , neden doktorların beynime bir iğne yaparak hayatıma son vermediğini sormuş. Bir gün yolda bir adam ‘’ Bunun gibileri Hitler zamanında gaz odalarında temizlerdik ‘’ demiş. O seneler 60 ‘ lı yıların hemen başı ve Almanya’daki Nazi döneminin kalıntıları hala mevcuttur.

A.G. : Aileniz size destek oldu mu ?

B.E. : Evet. Hep kabul edilmiş ve değer verilmiş biri olarak yaşadım. Annem benim için bir aslan gibi savaştı ve bana hep şu duyguyu aşıladı : ‘’ÖZELLİKLE SEN DİĞERLERİNDEN DAHA ZEKİ OLMAK ZORUNDASIN ‘’ Küçüklükten beri ayaklarımla her şeyi yapmamı destekledi. 10 aylıkken bisküvileri ayak parmaklarımın arasında tutabiliyordum. Daha sonra kollarımdaki protezlerden 3 kat daha hızlı her şeyi ayaklarımla yapmaya başladım. Annem beni engelliler okulundan alarak normal bir okula verdi. Daha sonra da liseyi bitirdim. O zamanlar ki inanışa göre fiziksel engeli olan , psikolojik olarak da bir işe yaramaz ve normal okullarda okuyamazdı.

A.G. : Bir aile danışmanlık kurumunda psikolog olarak çalışıyorsunuz. Bağımsız olarak yaşıyorsunuz . Yemek ,içmek, sigara, telefon, araba kullanmak… Her şeyi ayaklarınızla yapıyorsunuz . İnsanlar bu duruma nasıl tepki gösteriyor ?

B.E. : Hep odak noktasında oluyorum. İnsanların bakışları üzerimden eksik olmuyor. Bir çok insan meraklı ve ilgili yaklaşıyor. Bazıları da bunu pek hoş karşılamıyor . Beni ayaklarımla yemek yerken görünce, zannediyorlar ki onları tahrik etmek istiyorum . Bir keresinde McDonalds ‘da neredeyse dışarı atılıyordum. ‘’ Eğer ellerim olsaydı hamburgeri onlarla yerdim‘’ dedim. Dışarı çıkmamı isteyen genç eleman birden bire kızardı.

A.G. : Bir de karşılığında size çok fazla ilgi gösterip, bir şeyler yapmak isteyenler var herhalde ?

B.E. : Bir kadın para vermek istedi. İtalya ve Yunanistan’da yaptığım tatillerde yabancılar masama gelerek bana yemek yedirmek istedi.

A.G : O zaman ne yapıyorsunuz ?

B.E. : İnsanlar böyle şeyleri aceleci bir yardım hissiyle yapıyorlar. Bana sormadan bir şey yaptıklarında ‘’ Teşekkür ederim. Bir daha lütfen önceden sorunuz ‘’ diyorum.

A.G. : Sizin gibi kendinden emin ve dediklerini yaptıran bir engelliye çok sık rastlanmıyor. Siz bir istisnasınız değil mi ?

B.E. : Şöyle diyelim. Bir çok insan engellilerin sessiz bir şekilde toplumda yaşamalarını ve fazla yüksek sesle dahi konuşmalarını istemiyor. Ama ben çok renkli giyiniyorum, eh görünüşüm fena değil. Yüksek sesle gülüyorum ve haklarım için mücadele ediyorum. Bir çok engelli haklarını savunma konusunda yeterli güce sahip görmüyor kendisini. Ayakla kullanılabilecek bir arabanın bana uygun şekilde yapılması için tam 2 sene uğraştım. Bir araba değişikliğinde mahkemede sigorta temsilcisi bu konuyu reddetmelerini şöyle açıkladı . ‘’Müdürüm , Bayan Eistel’in artık her şeye sahip olduğunu söylüyor. ‘’ Her şeye sahip olmak ? Bazı insanlar haset oluyor işte.

A.G : Haset ?

B.E. : Evet . Aynen. Eskiden bir kız arkadaşım para kazanmak için çok çalışmak zorunda olduğunu , ama benim emeklilik maaşımın her ay bankaya yattığını söyledi. Bu insanların çoğu benim hayattan zevk almamı kıskanıyorlar.

A.G. : Siz çok başarılı bir at terbiye binicisisiniz. Atina’ daki Paralimpikler’de gümüş madalya aldınız . Avrupa Şampiyonluğu , defalarca Almanya Şampiyonluğu .Bunlara bir rehabilitasyon gayesiyle mi başladınız ?

B.E. : Başlangıçta öyleydi. İlk ders aldığım binicilik öğretmenim eski bir süvari subayıydı. Dizginleri önce ayaklarıma bağlayarak başladım. Şimdi bir kısmını ayaklarımın baş parmakları ile, bir kısmını ise ağzımda tutuyorum. Atımı kendim temizleyip kendim eğerini takıp yem kovasını dişlerimle tutarak taşıyorum.

A.G : Binicilikteki yeteneklerinize kitabınızda yazdığınız gibi pek çok kişi inanmadı .

B.E. : Verdov ‘ daki Alman Binicilik Okulu’ndayken oranın şefi bir başka binici ile çarpışarak kuma düşünce bana , uslu bir Pony almamı , böyle denememi söyledi. Ve ‘’ Olimpiyatlara katılacak halin yok ya ‘’ dedi. Atina’da gümüş madalya aldıktan sonra ona bir kart yazmak istedim , sonra vazgeçtim.

A.G : Başlangıçta kolları olanların katıldığı yarışlara girdiniz ve ilk yarışmanızda da 2’ nci oldunuz. Diğer rakipleriniz buna ne reaksiyon gösterdi ? B.E. : Bir engelliye karşı kaybetmek , bir kısmı için çok zor hazmedilecek bir şeydi. Onlara hak vermiyor değildim. Yıllarca çalıştılar, sonra benim gibi kolları olmayan biri geldi ve onlardan daha iyi yarıştı. Hemen yakıştırmalara başladılar. ‘’ Bu kadar iyi terbiye edilmiş bir atta bu başarıya ulaşmak da problem mi ?’’ Veya ‘’ Sen yarışmalarda hakemler tarafından engelli olduğun için kollanıyorsun.’’ Ama şunu unuttular . Başarılı olmam için en az onlardan 10 kat daha fazla çalışmam gerekiyordu.

A.G. : 2008 Pekin Paralimpiklerine de katılacaksınız değil mi ? B.E. : Evet. Bana bir çok birincilikler kazandıran ‘’ Aaron ‘’ isimli atım artık emekliye ayrılmasına rağmen , şimdi ‘’ Fabi ‘’ adlı atımla çalışıyorum. Bu at, Avusturya Benneton ‘un şefine ait , yarışmalarda başarılı olamamış bir attı. Birden bire yavaşlıyor ve sonra da duruyordu. Bana hiç böyle bir şey yapmadı. Söylediklerimin hepsini aynen uyguluyor. Çok pahalı olan atı bana hediye eden bu aileye de şükran borçluyum.

A.G. : Yani sizin bu sporla büyük paralar kazanmanız mümkün değil ?

B.E. : Hayır. Acilen sponsorlara ihtiyacım var. Sloganlarımı da hazırladım. ‘’Hiçbir şey olanaksız değildir.’’ Ya da ‘’Olasılıkları keşfet.’’ Nihayetinde ben mecbur kaldığında , insanın her şeyi yapabileceğinin örneklerinden biriyim.

• Sonuç Sevgili okurlarım, Bettina Eistel bir aksilik olmazsa bu yıl ülkemize gelecek ve hem atı ile yapacağı gösteri ile hem de vereceği konferanslarla engelli – engelsiz insanlarımıza başarıya ulaşmanın , kendine güvenmenin yollarını anlatacak.

DUYURU Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı ‘ nın ( TESYEV ) ‘’ Engelleri Kaldıralım ‘’ Kampanyasına katılın , destek yazıp 5633’e gönderin. Turkcell, Avea , Vodafone faturalı hatlardan gönderdiğiniz her mesajla 5 YTL ‘lik yardım yapın.