GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Milliyet

MUHTEŞEM VEDA

27 Temmuz Pazar günü Sinan Ağabeyimizi (Erdem) toprağa verdik. Olimpiyat Evi`ndeki törende yapılan konuşmalardan bir tanesi orada bulunanları çok etkiledi. Kendi deyimi ile “Türkiyeli İtalyan” Merasia Fortunatoun konuşması adeta bir insanlık dersi” idi. Tek kelimesine dokunmadan aşağıda sizlere sunuyorum.

Sinancığım, Senden özür dilerim. Bu seçkin topluluğun önünde daima ikinci planda tuttuğun ve konuşulmasından hoşlanmadığın hayatının çok bilinmeyen bir yüzünden söz edeceğim. Senin iş hayatından bahsedeceğim. Hatırlıyor musun Sinancığım, bundan otuz sekiz sene önce beraber çalışmaya karar verdiğimiz zaman, müşterek bir dostumuz: “Bunların beraberliği 15 gün sürmez” demişti. Bu dostumuz haklı idi. Çok farklı iki ayrı insandık. Benden 11 yaş büyüktün, iri yarı idin, ben ise o zaman cılız bir delikanlı, Sen Galatasaraylı idin, ben ise Saint Benoitlı, Sen iyi bir sporcu idin, ben ise iyi bir spor seyircisi , Sen hukuk okumuştun, ben edebiyat fakültesi mezunu idim, Senin adın Sinan`dı, benim ki Fortunato, Sen Türk ün, ben ise Türkiyeli bir İtalyan idim, Sen Müslümandın, ben ise Katolik, Sen çok sabırlı idin, ben ise, o zaman, bir sinir küpü. Arkadaşımız haklı idi, bu beraberliğin yaşaması olanaksızdı. Fakat, arkadaşımız senin değişmez evrensel değerlere ne kadar bağlı olduğunu bilmiyordu. Senin derin hümanizmanı, insan sevgini, başkalarına şans tanıma felsefeni hesaba katmamıştı. Bunların sayesindedir ki, otuz sekiz sene aramızda hiçbir anlaşmazlık yaşamadan bu beraberliği sürdürdük. İstanbul`da bu son zamanlarda hep bir mozaikten bahsediliyor. Kültür mozaiği, din mozaiği v.s. Zannedersem biz bunun canlı güzel bir örneği olmuştuk. Son senelerde belki sen daha az sabırlı ve ben biraz daha az sinirli oldum. Bu uzun zaman beraber yaşayanların kaderidir. Birbirlerine benzemeye başlarlar. Sinancığım, hayatta her şeyin paraya dayalı olmadığını bizlere öğrettiğin için teşekkür ederim. Arkadaşlığa ne kadar değer verilmesi gerektiğini bizlere öğrettiğin için teşekkür ederim. Aile hayatına ve akrabalık bağlarına verilmesi gereken önemi bizlere öğrettiğin için teşekkür ederim, Namuslu ve basiretli bir iş adamı olmayı bizlere öğrettiğin için teşekkür ederim, Doğru bildiğin prensiplerden ödün vermeden yaşamak gerektiğini bizlere öğrettiğin için teşekkür ederim, Gençlere ve zayıf olanlara yardım etmeyi öğrettiğin için teşekkür ederim, Gerçek mutluluğun almaktan fazla vermekte olduğunu bizlere öğrettiğin için teşekkür ederim. Sinancığım, sen beni hiç üzmedin, eğer ben seni istemeden üzdü isem affet beni. Sinacığım, aramızda sık sık çok sevdiğin ve çok iyi bildiğin Fransızca konuşurduk. Bu konuşmamı da bir Fransızca dua ile noktalayacağım: “Accorde Seigneur, à Sinan, léternel repos et que brille à ses yeux la lumière sans dèolin.” Yani: “Rab sana sonsuz mutluluğu versin. Nur içinde yat, Sinancığım. Maresia Fortunato.