GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Posta

Örnek Aslı

Örnek Aslı Posta

Yavuz Kocaömer Posta

Bugün sizlere Aslı Dinçman Ertuna’yı anlatacağım. Onun yaşam öyküsünden, yalnız engelli değil, engelsiz insanlarımızın da çıkaracağı çok dersler var. Olduğunca Aslı’yı sizlere kendi kaleminden tanıtacağım.

Aslı, İstanbul’da 8 Ekim 1973’de dünyaya geldiğinde, doktorlar yaşayamayacağını, yaşasa da yatalak ve ağır derecede zeka engelli olacağını iddia etmişler. Kendi deyimiyle, annesinin güçlü sağ duyusuyla kehanetlerin hiçbirisi gerçekleşmemiş. Üç buçuk yaşındayken yapılan zeka testinde, zihinsel kapasitesinin normalin üstünde olduğu ortaya çıkmış. Beş buçuk yaşındayken sekiz günde okuma yazma öğrenmiş. Ama kalemle yazıp, ödev yapamayacağı gerekçesiyle okula kabul edilmemiş. Bu nedenle tüm eğitimini evinde annesiyle yapmış.

1989 yılında alınan ve tek parmakla kullandığı bilgisayarın yardımıyla yazmaya başlamış. Küçük yaştan itibaren çeşitli dergi ve gazetelerde basılan yazı ve şiirlerin yanı sıra, televizyon programlarına katılmış.

Önce özür

“Ne var ki” diyor Aslı, “Tüm bu yayınlarda, diğer engellilere yapıldığı gibi benim de sadece özürüm ön plana çıkarıldı. Oysa ben hep düşüncelerimle gündeme gelmek istedim. Çünkü, engelime rağmen bir şeyler üretme mücadelesinde idim. İnsan olduğum için üretkenlik herkes gibi benim de en doğal sorumluluğum.”

1996 yılında Mülkiyeliler Birliği tarafından düzenlenen Şinasi Özdenoğlu ödülünde “DENEME” dalında “Türkiye’nin suskun bir toplumdan, konuşan ve kendisini sorgulayan bir topluma geçiş sürecinin hızlandırılması için gerekli olan sosyal ve kültürel etkinlikler ve yaptırımlar” konulu çalışmasıyla ikincilik elde etmiş.

1997 yılında Deutsche Welle “Almanya’nın Sesi” radyosu tarafından düzenlenen yarışmaya “ÖYKÜ” dalında katılıp “Özel bir yolculuk” isimli yapıtı da aynı yarışmanın seçme öykülerinin toplandığı kitapta yer almış.

Halen, Anıtkabir Dergisi’nde “Atatürk’e Mektuplar” ve Engelli İnsan Gazetesi’nde “Spastikçe” başlıkları altında ikişer sayfa hazırlıyor.

16 yaşından itibaren aktif olarak ve yalnızca spastiklerin yaşam kalitelerini yükseltmekle ilgilenmeye başlayan Aslı, spastiklerle ilgili çeşitli merkezlerde gönüllü olarak danışmanlık ve genel sekreterlik yapmış. Şu anda alanında tek olan “Yedi Temel Tutum” adlı kitabı, Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından yurt çapındaki Sosyal Hizmet Kurumları ve üniversitelerin ilgili bölümleri için rehber olarak Kasım 2001 ’e basılmış.

Zihinsel engel

Aslı şöyle devam ediyor: “Çok özel ve benzersiz bir engele sahip olduğumuz için, spastik olmayanların bizi anlamaları, dolayısıyla da bizim gereksinimlerimize gerçekçi çözümler üretmeleri oldukça zordur. Yetersiz ve/veya yanlış eğitim/rehabilitasyon nedeniyle spastiklerin de kendi gerçeklerine sahip çıkabilmekten uzak olduklarını düşündüğümüzde, neden bugüne dek toplumda etkili olamadığımız açığa çıkmaktadır. Günümüzde “spastik” terimi zihinsel engelli ile eşanlamlı hale gelmiştir. Hatta gençler arasında “geri zekalı, salak vb.” sözcüklerin alternatifi olarak kullanılmaktadır.”

“İstisnalar dışında, spastikler zihinsel engelli değillerdir. Dolayısıyla mutlu üretken, bağımsız ve yaşam dolu kişiler olarak yetiştirilebilirler. Bu yola yüreğini koymuş Atatürkçü bir genç olarak, her Türk genci gibi, spastiklerin de Ulu Önder’in ilkeleri doğrultusunda toplum dinamiğine katkıda bulunabileceklerine inanıyorum. Bu amaçla, özellikle uzmanları, aileleri ve toplumu spastikler hakkında bilinçlendirmeliyiz.”

Aslı haklı. Benim de rahmetli ağabeyim spastikti ve zeka düzeyi çok yüksekti. Yattığı yerde okuma öğrenmiş, o günün koşullarında radyolardan ve gazetelerden sosyal ve politik olayları yakından takip eder ve şiirler yazardı. Dolayısıyla, Aslı’nın da dediği gibi spastik insanları, küçük bir bölümünün dışında, ki onlar birden fazla engelli insanlardır. “Geri zekalı, salak” gibi aşağılamanın hiçbir anlamı yok.

Önümüzdeki dönemde Aslı’yı İzmir’de ziyaret edeceğiz. Ve bundan sonra bu sütunlarda, Aslı’nın spastiklerle ilgili eğitici ve öğretici yazılarını da yerimiz elverdiği ölçüde sizlere sunacağız.