
Özür mü, Engel mi? Radikal
Yavuz Kocaömer Radikal
Yakın zamana kadar ülkemizde özürlü deyimi gerek devlet kurum ve kuruluşlarında, gerekse özel kuruluşlarda kullanılmakta idi. Sayın Perihan Savaş döneminde, 1997 yılından başlayarak, Türkiye Özürlüler Spor Federasyonu nun adı; "Türkiye Engelliler Spor Federasyonu olarak değiştirildi. Ancak buna rağmen, hala Türkiye Engelliler Spor Federasyonu na gönderilen yazılarda; gerek Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü birimleri, gerekse diğer federasyonlar, "Türkiye Özürlüler Federasyonu" sözünü kullanmaya devam etmektedirler.
Eğer ortada bir özür varsa, bu özür dilenmesi bakımından hem de aidiyeti açısından, bu sözcüğü kullananlara ait olmalıdır. Eğer ortada özür dilenecek bir durum söz konusu ise, sağlam insanların ülkemizde engellilerden özür dilemesi gerekmektedir. Ancak bu özür dileme boş sözlerde kalmamalı, onların hayat koşullarını kolaylaştırıcı aktivitelere dönmelidir. Bedensel engelliler sokaklara rahat çıkabilmeli, mahalli idareciler kent yapılaşmalarında bunu göz önünde bulundurmalılar. Göstermelik sefere konan bedensel engellinin de binebileceği 1-2 otobüsten daha ileri gidilmeli, binalara, spor salonlarına giriş ve çıkışlarda bu insanlar unutulmamalıdır. Engelli sporcular tuvaletlere, duşlara kucaklarda taşınmamalıdır.
Sadece 17 Ağustos depreminden sonra, 20 binin üzerinde vatandaşımız engelli durumuna gelmiştir. Buna Güneydoğu dan gelen 12 binin üzerinde engelli askerimizi de ekleyin. Trafik kazaları, akraba evlilikleri, geçirilen hastalıklar sonucu sakat kalanları da bir düşünün. Sonra hep birlikte bunlara "özürlü" diyelim, hatta hepsini sıiraya dizip özür diletelim, olsun bitsin! Ayıptır, bir yandan AB üyelik adaylığı, diğer yandan insan hakları, çağdaşlık nutukları…
Sonra birileri çıkıp da bize sormaz mı; "Sen önce kendi engelli vatandaşlarına insan gibi davran" diye? Bu konuda enteresan olan nokta ise, bizler Osmanlı zamanında sakatevleri ve vakıflar kurarak, engelli insanlarımızı korur ve kollarken, bugün bize insanlık dersi vermeye kalkan Avrupalı bazı dostlarımızın kendi engellı insanlarını, "işe yaramaz" diye gaz odalarında ve iğne ile öldürmüş olmalarıdır.
Ne acıdır ki, bu ülkeler bugün engelli vatandaşlarınu el üstünde tutarken, bizler nerede ise onları itip kakmakta, zaten zor olan yaşamlarını daha da zorlaştırmaktayız. Yani biz eskiye göre bile geri gitmişsiz bu konuda…
Bu eksiklikleri yeni bin yılda tekrar tekrar yazmak bizleri yormaz. Ancak bu işin sorumluları, planlayıcıları da artık en azından insanlıklarından utanıp, bu sorunlara bir çözüm bulmaya zaman geçirmeden daha fazla emek vermelidirler.