SPONSORLUK VE ENGELLİ SPORLARI
Ülkemizde spor federasyonlarının özerk yapıya kavuşmasının üzerinden 6 sene geçmesine rağmen, özellikle engelli sporları konusunda sponsorluk yönünden bir gelişme sağlanamadı. Bunda engelliler sporunun ülkemizde tanınmayışı, birçok kurum ve kuruluş tarafından ciddiye alınmayışının da önemli bir rolü var. Bir süre sonra yasa gereği Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, tüm federasyonlara olduğu gibi, engelli spor federasyonlarına da verdiği maddi desteği azaltmak mecburiyetinde kalınca, engelliler sporunun geleceğinin ne olacağı da düşünülmek zorunda. Şu anda Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü kendi bütçesinin yetmediği yerde Spor Toto’yu devreye sokarak engelliler sporuna destek olmakta. Ancak bunun böyle gitmesinin de, her şeyi devletten beklemeyi de hiçbir engelli spor federasyonunun içine sindirmemesi gerekir. Sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğinde zorlanan engelli spor federasyonları, bütçelerinin yetersizliği nedeniyle gerekli tanıtım programlarını da yapamadığı için iş dünyasından da destek bulmakta zorlanıyorlar.Havuz oluşturulmalıBatı’daki örneklerde; o ülkelerin büyük kuruluşları, ilgili spor bakanlıklarının, hatta Cumhurbaşkanlarının (Almanya örneğinde olduğu gibi) devreye girmesiyle engelliler sporuna büyük destek veriyorlar. Eğer bir gün İstanbul’da Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları düzenlemek istiyorsak, bunun yolunun engelli sporlarından geçeceğini unutmamamız gerekir. Akla gelen bir çözüm de, İşitme, Bedensel, Görme Engelliler ve Özel Sporcular Spor Federasyonları’nın bir havuz oluşturarak, tanıtım ve sponsor bulma programını birlikte yürütmeleridir. Burada da engel gruplarına göre spor etkinliklerinin yapılabilmesi için gerekli araç, gereç ve malzemenin ağırlıklı ortalaması alınabilir ve havuzdan dört federasyona destek sağlanabilir. Böyle bir programın hayata geçirilmesi için de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün ilgili birimlerinin konu ile ilgili önderlik etmesi gerektiğinin de altını çizmek isteriz.Vanessa LowVanessa, henüz 16 yaşında iken Almanya’da tren raylarının üzerinden karşıya geçerken bir trenin altında kalıyor. Sol bacağı dizinin üzerinden hemen kopuyor. Diğer bacağını ise yapılan bir ameliyatla dizinden kesmek zorunda kalıyorlar. İki ay komada kalıyor ve ondan sonra da 4 ay hastanede yatıyor. Daha sonra “Nasıl olduğunu hatırlamıyorum, ama yaşadıklarımdan sonra hâlâ çok şanslı olduğumu görüyorum” diyor Vanessa. Başlangıçta 2 bacaktaki protezini sadece 1 saat kullanabiliyor. Kaza geçirmeden önce hentbol oynayan ve snowboard yapan Vanessa kazadan 2 yıl sonra, geçtiğimiz yıl, Hindistan’ın Bangalore kentinde yapılan Dünya Atletizm Şampiyonası’nda uzun atlamada 3.92 metreye ulaşıp Dünya Rekoru kırarak altın kazanıyor. 100 metrede de 17.80’lik derecesiyle gümüş madalyanın sahibi oluyor.Altyapı eksik!Vanessa “Kazadan sonra performans sporu yapacağımı hiç düşünmemiştim. Her gün başarı baskısı altında spor yapmak, antrenman yapmak, gıdana dikkat etmek, düzenli bir hayat yaşamak. Bu benim için düşünülmezdi. Ama kısa sürede buna alıştım. Ve artık amacım daha iyi derecelerle dünya rekorlarını kırmak” diyor ve ilave ediyor; “Başarılarımı Bayer Leverkusen Spor Kulübü’nde sağlanan olanaklara borçluyum. Medya kanalı ile ülkemdeki diğer engelli gençlere örnek olmak için çaba gösteriyorum.” Bizde ise başarılı engelli sporcularımız tesadüfler sonucu sporla tanışıyorlar. Bunun nedeni de federasyonlarımızın bu konudaki altyapı eksikliği. Batı’da rehabilitasyon merkezlerinde kaza geçiren gençler spora yönlendiriliyorlar, bulundukları bölgedeki kulüplerle buluşmaları sağlanıyor ve daha sonra da oradan Avrupa, Dünya ve Paralimpik Oyunları şampiyonları yetişiyor. Ülkemizde bu seviyeye gelebilmek için daha uzun yıllar gerekiyor. Tesadüflere bağlı engelli sporcu yetişmesi özellikle bireysel sporlarda hâlâ güncelliğini koruyor. 12.07 .2010 Posta Gazetesi