TANIĞIMIZ İMZAMIZDIR-2
9 Mayıs 2022 tarihinde bu köşede, Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı (TESYEV) ile Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nde (TMPK) birlikte çalıştığımız, görme engelli avukat arkadaşımız Ümit Deniz Kurt’un, ‘Tanığımız İmzamızdır’ başlığıyla bir yazısını yayınlamıştık. Ümit kardeşimiz söz konusu yazıda, görme engellilerin, yapılan bir yasa değişikliğiyle resmi dairelerdeki işlemlerinde yanlarında iki tanık bulundurmadan işlem yapabilmelerinin ve evraklara imza atabilmelerinin yolunun açıldığını, ancak bazı bankalar ile noterlerde bu yasaya uyulmadığını anlatmıştı. Bunun üzerine konunun yargıya taşındığını, ancak bir cumhuriyet savcısının da yeni yasaya aykırı hareket ettiğini ifade etmiş ve o savcının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikâyet edildiğini belirtmişti. Biz de yazının sonunda konunun takipçisi olacağımızı ve Ümit Deniz Kurt’tan gelecek yeni gelişmeleri köşemizde yayınlayacağımızı siz okurlarımıza iletmiştik. Aradan geçen iki aylık zaman zarfında bazı gelişmelerin olduğunu Ümit Deniz Kurt’un göndermiş olduğu ikinci mektuptan öğreniyoruz. Ve maalesef bu konuda da bir arpa boyu yol gittiğimizi üzülerek görüyoruz. Sevgili Ümit’in ikinci yazısını da sizlere aynen aktarıyorum:
YASA UYGULANMIYOR
“Bundan önceki yazımızda, görme engellilerin günlük yaşamlarındaki en önemli sorunlarından, imza konusunu ele almıştık. O yazıyı bitirirken, yazıda geniş yer verdiğimiz hukuka aykırı uygulamayı yapan cumhuriyet savcısı hakkında yaptığımız başvurularla ilgili gelişmeleri de takip edeceğimizi belirtmiştik.
TERFİ GİBİ ATAMA
Geçtiğimiz günlerde, Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından yaz kararnamesi yayımlandı. Bu kararname ile birçok hakim ve savcının görev yeri değişti. Bu kararnameye baktığımızda, önceki yazımızda görme engelli avukat meslektaşımıza kabul edilemez davranışını anlattığımız ve başka avukatlara karşı da olumsuz davranışlarını duyduğumuz cumhuriyet savcısının, terfi sayılacak bir tasarrufla, Bölge Adliye Mahkemesi üyesi olarak görevlendirildiğini öğrendik. Kuşkusuz, bu gelişme bizlerde derin bir hayal kırıklığı yarattı. Konuyla ilgili bundan sonra söyleyeceklerimiz ve eleştirilerimiz bu yazının sınırları dışında kalacağından, körlerin imzası konusuna geri dönelim. Tekrar özetlemek gerekirse, eskiden, görme engellilerin attıkları imzalar, imzaladıkları metnin içeriğini bildikleri kanıtlanmadıkça, kendilerini bağlamıyordu. Bunun uygulamadaki hali, görme engellilerin işlemlerinde iki tanık bulundurulmasıydı. Yani, bir görme engelli, bir hukuki işlem yaparken iki tanık huzurunda imza atıyor ve bu şekilde attığı imza geçerli oluyordu.
ENGELLİYE BIRAKILDI
Kısaca, engelliler hakkında kanun diye bilinen kanunun yürürlüğe girmesi ve borçlar kanunundaki değişikliklerden sonra bu durum değişti. Bu düzenlemelerle, işlem sırasında tanık bulundurmak, görme engellinin seçimine bırakıldı. Yani, bir görme engelli, bir işlem yaparken, işlemin tanıksız yapılmasını istediğini söylerse işlem, tanık olmadan yapılıyor. Ancak görme engelli tanık bulundurulmasını isterse işlem tanıklar huzurunda yapılıyor. Yasal durum kısaca böyle ve bu olabilecek en iyi çözümlerden biri. Tabii, yasalar olması gerektiği gibi uygulanırsa… Yukarıda kısaca açıkladığımız yasal düzenlemelerden sonra, her şeyin daha iyi olacağı yönünde işaretler görünüyordu. Bankalar ve noterlerde, yasal değişikliklerin doğru uygulanması bakımından önemli adımlar atılıyor; görme engellilerin buralardaki işleri gittikçe kolaylaşıyordu. Uygulamada zaman zaman aksaklıklar olsa da bunlar da gerekli açıklama ve bilgilendirmelerle aşılıyordu. Bazı noterler ve banka şubeleri, eski uygulamaya bağlı kalmak için güçlü bir direniş gösterseler de bunlar az sayıda olduklarından, uygulamada ciddi sorun oluşturmuyorlardı.
TERSİNE DÖNDÜ
Ancak son zamanlarda bu durum değişmeye başladı. Yani, az sayıda olduklarını söylediklerimiz çoğunluk oluşturur hale geldi. Son zamanlarda görme engelliler hangi notere ya da banka şubesine gitseler, eski uygulamadan kaldığı şekliyle, bir tanık dayatmasıyla karşılaşıyorlar. Bu durumu, engelliler lehine yapılan düzenlemelerdeki geriye gidiş ya da bu düzenlemelerin içlerinin çeşitli yollarla boşaltılmasıyla birlikte değerlendirmek gerekir. Genel olarak engelliler lehine getirilen düzenlemelerdeki geriye gidiş vb. konular üzerine, ayrı ayrı birçok yazı yazılabileceğinden biz imza konusuna devam edelim.
KÖKTEN ÇÖZÜM İÇİN…
Bankalar ve noterlerde yasalara aykırı şekilde tanık dayatmasının yoğun ve yaygın hale gelmesi üzerine, yaşanan her bir somut olayın üstüne gitmenin bir çözüm olmayacağını değerlendiren sivil toplum kuruluşları, sorunun kökten çözümü için çeşitli girişimlerde bulunmaya karar verdiler ve bununla ilgili, başta Görme Engelli Evrensel Hukukçular Derneği olmak üzere, birçok kuruluş çalışmaya başladı. Noterler Birliği, Adalet Bakanlığı ve Aile Bakanlığı ile görüşmeler yapıldı. Görme engellilerin oldukça iyi hazırlanmış sunumlarla anlattıkları haklı talepleri bütün muhataplarca olumlu karşılandı. En azından, görüşmelerde böyle söylendi. Tüm bunlar olduktan ve Adalet Bakanlığı ile Aile Bakanlığı’nın görüşlerine rağmen, sorunun kaynağı olan Noterler Birliği, yasalara uygun bir uygulama oluşturmak yerine, sanki öyle bir şikâyet varmış ya da konunun özü buymuş gibi, tüm noterlere, engellilere yardımcı olunması, onlara kolaylık gösterilmesi ve sıra bekletilmemeleri şeklinde özetlenecek bir yazı gönderdi.
PROTESTO ETTİK
Bunun üzerine, Görme Engelli Evrensel Hukukçular Derneği, Türkiye Körler Federasyonu, Engelsiz Erişim Derneği, Eğitimde Görme Engelliler Derneği, çeşitli baroların temsilcileri ve başka birçok sivil toplum kuruluşunun katılımıyla, 10 Mayıs tarihinde, Noterler Birliği önünde basın açıklaması ve protesto eylemi yapıldı. Geçtiğimiz günlerde, Noterler Birliği Yönetimi değişti. Yeni yönetimin bu konulara nasıl yaklaşacağını takip edip, gelişmeleri yine buradan paylaşacağız.”