TESYEV’İN BUGÜNLERE GELİŞİ
Sene 1999. O tarihlerde Engelliler Spor Federasyonu Başkanlığı’nı yürütüyorum. Türkiye’de iki şubesi bulunan büyük bir Alman Bankası’nın Genel Müdürü, konuşurken, Ankara’daki sorunları dolayısıyla benden yardım istiyor. Olayı inceliyorum, aslında haklılar. Bir yanlış anlama var. Konuyu arkadaşlarımla görüşüyorum ve kısa bir süre sonra hallediyoruz.
Frankfurt‘ta kahvaltı
Birkaç ay sonra bankanın Almanya’daki İdare Meclisi Başkanı ve Türkiye Genel Müdürü ile Frankfurt’ta kahvaltı ediyoruz. Teşekkürlerini sunuyorlar ve çok sevindiklerini söylüyorlar. Ben de kendilerine bunun kuru kuruya bir teşekkürle olmayacağını, benim komisyon hakkımın ne olduğunu soruyorum. Şaşırıyorlar. ‘’Biz böyle düşünmemiştik‘’ diyorlar. ‘’İyi de, ben sizin önemli bir olayınızı çözdüm. Destek oldum, bunun bir karşılığı olması gerekir‘’ diyorum. Biraz bozuluyorlar, İdare Meclisi Başkanları ‘’Peki Yavuz Kocaömer, hesap numaranızı verin ve ne istediğinizi söyleyin‘’ diyor.
100 adet spor sandalyesi
Cevap veriyorum : ‘’100 tane tekerlekli basketbol sandalyesi istiyorum. Ayrıca parayı da Frankfurt‘taki Alman Olimpik Merkezi’ne Yavuz Kocaömer’ in uygun göreceği spor sandalyelerinin satın alınarak Türkiye’ye gönderilmesi şartıyla bağışınızı yaparsınız, böylece vergiden düşme olanağınız da olur‘’ diyorum. Seviniyorlar ve ‘’Tamam‘’ diyorlar. İlave ediyorum ‘’Yalnız bahsettiğim rakam 400 bin Alman Markıdır.” O zamanlar bir tane tekerlekli basketbol sandalyesinin fiyatı yaklaşık 4 bin marktı. “Önemli değil, böyle bir konu için seve seve yaparız. Siz de bize hizmet ettiniz‘’ diyorlar.
Pazarlıklar sonucu
Daha sonra bir Alman firması ile yapılan pazarlıklar sonucu 110 adet tekerlekli spor sandalyesi alınarak o zamanki Türkiye Sakatlar Konfederasyonu üzerinden Türkiye’ye gönderiliyor. Ve bu sandalyeleri aşağıdaki kulüplere dağıtıyoruz. Adana Martı, Aksaray Fiziksel Engelliler, Antakya, İzmir Büyükşehir, Karşıyaka, Saraybahçe, Adana Engelliler, Antalya Karadayı, Hatay Dörtyol, İskenderun, İzmir Ortopedik Engelliler, Meserya ( Kıbrıs), Çöybar, Samsun Bedensel Engelliler, Samsun Ortopedik Engelliler, Beşiktaş Engelliler, Fatih Özürlüler Spor Kulübü, Yaşama Sevinçi, Diyarbakır, Kahramanmaraş , Sancak Spor, Hakkari Engelliler ve Karabük Engelliler. Ve böylece ülkemizde bir anda tekerlekli sandalye spor kulüpleri kuruluyor ve spor yapmaya başlıyorlar. Bizde bunun huzurunu yaşıyoruz.
Daha sonraki seneler
Daha sonraki senelerde Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı aracılığı ile 805 adet spor sandalyesi temin edilerek yeni açılan mevcut kulüplere dağıtılıyor. Sadece bu sandalyelerin bugünkü değeri yaklaşık 4,5 milyon TL.
Şimdilerde
Tekerlekli Sandalye Basketbol, Tenis ve Masa Tenisi’nin ülkemizdeki çok da uzun olmayan geçmişini bilmeyenler TESYEV’e atıp tutuyor. O zaman onlara şunu sormak gerekiyor: ‘’Siz bugüne kadar ne yaptınız? Bir taş üzerine, taş koydunuz mu ? ‘’ TESYEV, bu işe gönül veren dostların ve Türk halkının destekleri ile yalnız spor konusunda değil, sağlık , eğitim, rehabilitasyon, ortez- protez konularında da destek vermeye devam etmektedir. Sadece 2010‘da yaklaşık 3 bin engelli vatandaşımıza araç-gereç, ameliyat, eğitim, v.s. konularında destek olmuştur. Eğer bir işi dürüstçe, açık olarak yaparsanız Türk insanı her zaman arkanızda oluyor.
Bir örnek
Türk insanının her zaman arkamızda olduğunu gösteren bir örneği 9 Ekim 2006 ‘da bu sütunlarımızda sizlerle paylaşmıştık. Bizi çok duygulandıran bu örneği tekrar aşağıda sizlerle paylaşıyoruz.
İnanmayacaksınız ama …
Bazı okurlarımız ve arkadaşlarım her pazartesi bu köşeyi ‘’Acaba bu hafta Yavuz Kocaömer engellilerle ilgili hangi kurum ve kuruluşları eleştirdi, kimlerin foyasını ortaya çıkardı diye merakla bekliyoruz ‘’ diyorlar. Bu hafta sizleri şaşırtacağım. Eleştiri yok. Aslında çok da ! Yazsak bu gazetenin sayfaları yetmez. Kimsenin ipliğini pazara çıkarmak yok. Aslında o da çok ama bu hafta bir ara verip ülkemizdeki bazı güzelliklerden bahsetmek istiyorum.
Bir Anadolu‘dan bir okur
28 Eylül 2006‘da, Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın (TESYEV) 2 Aralık’ta yapacağı balo ile ilgili icra kurulu olarak küçük bir toplantı yapıyoruz vakıfta. Toplantı odasının kapısı açılıyor ve muhasebecimiz önüme bir banka dekontu koyuyor. Hesabımıza havale yapılan 42.615.- YTL‘lık bir bağış. Kimden gelmiş belli değil. Bankalara telefon ediliyor ve sonunda hem miktarın doğru olduğu hem de kimin havale ettiği öğreniliyor. Anadolu’nun bir kentinden gönderilen paranın sahibinin cep telefonunu buluyorlar. Numarayı çeviriyorum, kendimi tanıttıktan sonra bir yanlışlık olup olmadığını, böyle önemli bir miktarın banka tarafından mı yanlış yazıldığını soruyorum. Karşımdaki ses ‘’Hayır, doğrudur. 42.615.- YTL‘’ diyor. ‘’Siz kimsiniz?‘’ diye soruyorum, bana ‘’Bir kurumda çalışıyorum. Bu para bizim yıllardır birikimimiz’’ diyor.
Her Pazartesi
‘’Her Pazartesi sizin köşenizi okuyoruz. Ve eşimle size çok güveniyoruz. Kendinizi ortaya koyuyorsunuz. Belki bazı düşmanlar da kazanıyorsunuz. Ama engelli insanlara yürekten hizmet ediyorsunuz. Bizim yaptığımız nedir ki sizinkinin yanında ? Yavuz Bey, bu para yıllarca biriktirdiğimiz helal paradır. Gönlünüz rahat olarak engelli insanlar için harcayabilirisiniz. Biz size çok güveniyoruz ’’ diye konuşuyor.Söyleyecek kelime bulamıyorum. Fazla ısrar etmeden 2 Aralık’taki balomuza eşiyle beraber davetlimiz olarak gelmesini söylüyorum. ‘’Hayır, biz balolara gelmeyiz‘’ diyor. ‘’O zaman ben size geleceğim‘’ diyorum. Karşımdaki ses, ‘’Gelmeyin Yavuz Bey. O zaman yaptığımız iyiliğin ne anlamı kalır?’’ diyor. O anda sesimin titrediğini hissediyorum, gözlerim yaşarıyor ama ‘’Hayır, hayır ben gelip sizi tanıyacağım‘’ diyorum. ‘’Peki, bizim için büyük onur olur . Ama sizden ricam adımı hiçbir yerde yazmayın‘’ diyor.
Yaşlı gözler
Telefonu kapatıp icra kurulundaki arkadaşlarıma olayı anlatıyorum. Hepsinin gözleri doluyor. Hatta bazılarının gözlerinden yaşlar süzülüyor. Hepimiz şok geçiriyoruz. Çünkü olay inanılacak gibi değil.
Yurdum insanı
Ülkemizi yıllardır bir arada ayakta tutan milletimizin bu sağ duyusu. Birbirimize inancımızı yitirdiğimiz, öküzün altında buzağı aradığımız bir dönemde, böyle örnekler bizi daha çok kamçılıyor. Yıllardır rastladığımız olumsuzlukları, takılmak istenen çelmeleri, yolumuza konan engelleri aşmaktan yorgun düşmüşken yeniden ayağa kalkıyoruz. Bağışlanan para tabii ki çok önemli. Ama onun ötesinde, bağışlayanın kim olduğu, belki de yıllarca biriktirdiği parayı bizlere güvenerek vermesi bizi yeniden kamçılıyor. Daha çok hizmet etmek, insanlara karşılıksız olarak daha çok destek vermek için yeni ufuklara doğru yol alıyoruz.
DUYURU Bu köşe ile ilgili yorumlarınızı www.tesyev.org sitesinden `Yazarlarımız` bölümüne tıklayarak yapabilirsiniz.
GÜZEL SÖZ İki şeyin elimizden gitmeden değerini anlamak zordur : Sağlık ve gençlik. Hz. ALİ