GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Posta

YAZ GELİYOR

Yavuz Kocaömer Posta

Erol Çalışır isimli okurumun mektubu, geçen sene Ekim ayında geldi. Güneyde yaptığı tatilden izlenimlerini anlatıyordu. Yaz mevsimi geçmiş olduğu için beklemeyi uygun gördük. Şimdi önümüz yaz. Gelin hep birlikte, Erol un geçen yıl gönderdiği mektubu okuyalım.

Motosiklet Kazası

Erol şimdi 32 yaşında. 23 yaşındayken geçirdiği motosiklet kazası sonucu omurilik felçlisi olmuş. Altı ameliyattan sonra, tekerlekli sandalyede her işini kendi başına götürür hale gelmiş. Geçen 8 yıl içinde (bir defa ablası Zeynep in götürdüğü tatil dışında) denize, güneşe, doğaya uzak kalmış. Bunların nasıl olduklarını bile unutmuş. Maddi imkansızlıktan bir yere gidemiyormuş.

Alanya ya doğru

Şimdi Erol dan Alanya macerasını dinleyelim: Uçağa binecek param olmadığı için Alanya ya otobüsle gitmeye karar verdim. Otobüsün kapısı dar olduğundan, karga tulumba bindirildim ve indirildim. Sizin anlayacağınız Alanya ya eziyetli bir yolculuk sonunda vardım. Çantamı otogarda emanetçiye bıraktıktan sonra otel ve pansiyon aramaya başladım. Ama durumuma uygun bir yer bulamadım. Kimse bana yardımcı olmadı. Fiyatlar ise ateş pahasıydı. En sonunda belediye başkanına çıkmaya karar verdim. 45 derece sıcakta, 2 saat belediye başkanını bekledim. Konuyu anlattığımda bana “Camiye namaza gidiyorum, dönüşte konuşalım” dedi. Yaklaşık 2 saat daha belediyenin önünde başkanın namazdan dönmesini bekledim. Tekrar derdimi anlattım. Beni tavukların bile zor yaşayabileceği, üstelik merdivenli bir pansiyona yolladı. Burada erkekler ve kadınlar ayrı kalıyordu. Orada kalamayacağımı anlayınca, kucağımda bavulum, tekerlekli sandalye ile pansiyon ve otel aramaya başladım. Bir Allah ın kulu çıkıp da yardımcı olmadı. Kaç kişiyle konuştumsa, kimse benimle ilgilenmedi. Beni yok saydılar. Koca Alanya da yüzlerce pansiyon ve otel arasında sadece iki üç tane otel ve bir pansiyon benim için uygundu. Yani sizin anlayacağınız, engelli vatandaşın tatilde konaklama ihtiyacını gidermesi mümkün değil. Sonunda bir yıldızlı ucuz bir otel buldum ve yerleştim. Asansörü vardı ama odaya girdiğimde tuvalet kapısından sandalyem geçmedi. Büyük uğraşlar sonunda, sıkışarak banyoya girmeyi başardım.

Alanya bir doğa harikası. Yolları çok güzel, tekerlekli sandalyeli insanlar için uygun, plajı da çok güzel. Ama maalesef insanlarımız hala bizim yaşadıklarımızın farkında değiller. 10 gün boyunca gezmediğim yer kalmadı. Sadece bir tekerlekli sandalyede arkadaş gördüm, o da yabancıydı. Diğerleri evlerinden çıkamıyorlar ki.

Denize ilk girişim

Denize ilk girdiğimde, dalgaların bedenime dokunduğunu hissettiğimde yaşadıklarımı anlatamam. Bir bebek kadar mutluydum ve ağlıyordum. Onun için çevre umurumda bile değildi. En çok gücüme giden de gittiğim yerlerde üçüncü sınıf insan muamelesi yapılmasıydı. Markette, lokantada, barda, diskoda. Yanımdaki turist kızın istediği cola hemen gelirken, benim siparişim yarım saat sonra geliyordu.

Mutluydum

Her şeye rağmen Alanya ya gidebildiğim için çok mutluydum. Sekiz yıllık ev hayatından sonra, denize girebilmek, doğayla iç içe yaşamak benim için inanılmazdı.

Turist sezonu

Önümüzde turist sezonu var. Belki de bu yazıyı okuyan turistik belde belediye başkanlarımız ile bu yörelerde bulunan otel ve pansiyonlarımız önce biraz kafalarını değiştirerek, sonra da küçük mimari değişikliklerle engellilerin tatil yapmalarına olanak sağlayabilirler. Hem kendileri kazanır, hem de engelliler bizlerin arasına daha fazla karışır.

Yabancı turistler

Bugün engelli turizmi batıda çok gelişmiş durumda. Sadece engellilerin turistik seyahat yapabilecekleri oteller, bunlarla ilgili ayrı kataloglar var. Bu konuda Yunanistan, İspanya ve İtalya önde geliyor. Kuzey Denizi nin güzelliklerini yaz aylarında yaşamak isteyen engelli insanlar için ise İsveç, Norveç ve Danimarka da hem özel turlar düzenleniyor, hem de tüm tesisler tekerlekli sandalyeli insanlara uygun olarak yapılmış.

Ülkemizde ise otellerimizin çoğunun, yeni yapılmasına rağmen, bedensel engelli insanlara uygun odaları ya yok denecek kadar az ya da hiç yok. Bazı otellerde ise engelli odası olmasına rağmen otele giriş çıkışlar uygun değil.

Büyük potansiyel

Orta Avrupa da yaşayan engelliler, bizim engelli insanlarımız gibi değil. Maddi yönden bağımsızlıklarını kazanmış, özellikle yaz aylarında iki haftadan az olmamak üzere deniz ve güneşe giden insanlar. Bu bakımdan ülkemizin mevcut doğa güzellikleri ve iklimine, bir de engelli insanların ulaşım ve konaklamasına olanak verecek koşulları katabilirsek, önemli bir turizm geliri de sağlamış oluruz.

Dualarınızı eksik etmeyin

Erol Çalışır mektubunun sonunda “Yazılarınızı yeni okumaya başladım. Sizi tebrik ediyorum. Emin olun çok kişiden dua alıyorsunuz. Keşke bunu herkes yapsa. Artık medya bu insanlara zaman ayırsın. Başka türlü varlığımızı başka kimse fark etmeyecek. Biz sadece seçimlerde ve engelliler gününde hatırlanmak istemiyoruz” demiş.

Biliyorum Erol. Senin gibi birçok insanımızın bana dua ettğini hissediyorum. Benim yaptığım bir yaşam biçimidir. Herkesten böyle davranmasını beklemekte doğru değildir. Eğer hepimiz çevremizdeki bir veya iki insanı duyarlı hale getirirsek, görevimizi yapmış oluruz. Mektubun için teşekkürler Erol. Dualarınızı eksik etmeyin.