ATASÖZLERİ VE DEYİMLERİMİZDE ENGELLİLER-1
| Posta

ATASÖZLERİ VE DEYİMLERİMİZDE ENGELLİLER-1

Bu yazıyı yazmama ‘ENGELOJİ’ adlı kitabında “Atasözleri, Deyimler ve Biz” başlıklı yazısı ile esin kaynağı olan kalemdaşım ve mücadele arkadaşım Aliye Yücel’e teşekkür ediyorum. İlk engelli insan ne zaman yaşamıştır diye merak edenler bilsinler ki engellinin varlığı insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlığın varoluşuyla ortaya çıkan engelliler, günümüze kadar bazı toplumlarda ötelenerek toplum içinden dışlanırken, bazı toplumlarda da eve, dört duvar arasına kapatılarak insan içine çıkarılmamışlardır. Birçok toplumda ise engellilik ‘Yaratıcı/Yaratan’ tarafından verilen bir ceza olarak görülmektedir. Ailenin veya engellinin kendi yaşamında yaptıkları ya da işledikleri, ‘ayıp’, ‘günah’, ‘suç’ vb. gibi değerlendirilen nedenlerden dolayı engellilik, Allah’ın verdiği bir ceza olarak görülmüştür. Allah’ın cezalandırdığı düşünülen engelliler ise sürekli ‘öteki’ olarak nitelendirilmiş ve ayrımcılığa maruz kalmışlardır.

KÜLTÜRLERIN AYRILMAZ PARÇASI

Kuşaktan kuşağa sözlü aktarımlardan olan ve kendisine uygulama alanı bulan atasözleri ve deyimlerin büyük bir yer kapladığı görülmektedir. Kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olan ve toplumun inanç, kültür, duygu ve düşüncelerinin dışavurumunu yansıtan bu atasözleri ile deyimlerimiz elbette çok önemli ve anlamlıdırlar. Ancak ne yazık ki tüm atasözleri için bunu söyleyemeyiz. Özellikle de engellilerle ilgili kullanılan atasözleri ve deyimler için.

Atasözleri ve deyimlerimizde engelliler-1

OLUMSUZ İFADELER DE VAR

Geçmişten günümüze kadar toplumların engellilere karşı olumlu ya da olumsuz olan bakış açılarının atasözleri, deyimler ve sözcüklere de yansıdığını görmekteyiz. Çocukluğumuzdan itibaren doğup büyüdüğümüz ve yaşadığımız çevrede engellilerle ilgili; topal, sağır, kör, dilsiz, lal, deli, kolsuz, parmaksız, kambur, cüce, çolak ve benzeri gibi sözleri duymuş ve hatta kendimiz de kullanmış olabiliriz. Günlük hayatta kullanılan bu sözlerin birçok atasözleri ile deyimlere de yansıdığını görmekteyiz. Engellilerle ilgili kullanılan bu atasözleri ile deyimleri incelediğimizde olumlu olmaktan çok olumsuz yönde kullanıldığını görürüz.

ÖTEKİLEŞTİRİCİ BİR DİL KULLANILIYOR

Engelliler için kullanılan ve bilinçaltımıza yerleştiği için bazen elimizde olmadan bizlerin de kullandığı ayrımcılık ve ötekileştirici anlam taşıyan atasözleri ile deyimler de var. Doğacak çocuklarını bekleyen çiftlere doğumun ne zaman ve doğacak bebeğin kız mı, erkek mi olduğu sorulduğunda: “Kız veya erkek olsun hiç fark etmez. Yeter ki eli ayağı düzgün olsun,” diye cevap verilir. İyi niyetli olarak söylenen bu sözleri bilmeyen, söylemeyen ya da duymayan olduğunu sanmıyorum. Aile ve akraba çevremde de doğacak bebekler için söylenen bu sözü duyduğumda çok yadırgar ve üzülürdüm. “Eli ayağı düzgün olsun da…” derken elbette doğacak bebeklerinin sağlıklı doğmasını herkes gibi ben de isterdim. Ancak eli ayağı düzgün olmasa dünyanın sonu mu olurdu? Peki, ben ve benim gibi milyonlarca engelli insan var; bizler için, ailelerimiz ve çevrelerimiz için dünyanın sonu geldi mi? Gelmedi elbette! “Sağlıklı olsun da” dense daha iyi olmaz mı? Hem engelli insanların da incinmesi önlenmiş olunur bu sayede.

ATIFTA BULUNURKEN DİKKATLİ OLMALIYIZ

Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen hiç evlenmemiş insanların bir an önce evlenmesi amacıyla çevresinin yaptığı sözlü baskıda: “Kör topal deme birisini bul,” derken iyi veya kötü idare edecek, yarım yamalak da olsa kimi bulursan bul denmek istenmektedir. ‘Bu yaştan sonra seni ancak kör topal bir engelliden başkası almaz’ düşüncesini ifade etmek amacıyla kör topal kelimesi kullanılarak engelliler küçümsenmiştir. Sanırsınız ki kör topal denen, engelli olan insanların karşısına kim çıkarsa çıksın sevmek, sevilmek, beğenmek, beğenilmek gibi bir tercih yapma, seçme hakkı yokmuş gibi bir olgu yaratılıyor. Oysa: “Bu yaştan sonra seni ancak kör topal bir engelliden başkası almaz,” yerine “kişiliği, karakteri güzel olan birini bul,” dense engelliler de küçümsenmemiş ve rencide edilmemiş olmaz mı?

SON DERECE RENCİDE EDİCİ

Yine evlenmemiş ve yaşı ilerlemiş kızlar için çevresindeki insanlar tarafından üzülmemelerini sağlamak ve motive etmek amacıyla: ‘Kör atın kör alıcısı olur’ ya da ‘Kör satıcının kör alıcısı olur’ atasözleri söylenmektedir. Oysa bunu bu şekilde izah ederek engellileri küçük düşürüp rencide etmeye gerek var mı? Burada anlatılan açıklamanın ve kullanılan atasözünün gerçeği ve doğrusu ise: ‘Her malın bir alıcısı olur’ şeklindedir. Bu atasözüyle anlatılmak istenen de: Ticarette, ne satılırsa satılsın mutlaka o mala ihtiyaç duyacak bir insan ortaya çıkacaktır. Her insanın bir arkadaş çevresi vardır. Değersiz, kötü, ahlaksız kişilerle arkadaşlık yapan insanlar ister istemez bu arkadaşlarından etkilenecek ve onların kötü huylarını kapacaklardır. Bunu anlatmak için kullanılan atasözünde de yine engelliler kullanılarak: ‘Körle yatan şaşı kalkar’ denmektedir. Bu atasözüyle de engellilerin kötü huylu, ahlaksız, değersiz, hiçbir işe yaramayan, asalak gibi yaşayan, kalitesiz, değersiz olduğu vurgulanmaktadır.

DEVAM EDECEK

Ali Haydar Koyun Yazar/Engelli Aktivist

E-Posta: alihaydarkoyun@hotmail.com
Facebook, Twitter, İnstagram: @alihaydarkoyun