ATİNA’DA EN UZUN TENİS GECESİ (I)

Yaklaşık 12 yıl önce Almanya`da Hessen Eyaleti 18 Yaş Altı Erkekler Tenis Şampiyonası`nı izliyorum. Yanımda, yıllardır dostum olan o zamanki Eyalet Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, daha sonra Alman Tenis Federasyonu Genel Sekreterliği yapan Dirk Hordorf. Kortta 18 yaşında, 1.90 boyunda bir tenisçi, karşısında ise sarışın, orta boylu 16 yaşında şirin bir çocuk. Ama 16 yaşındaki çocuk, o 18`lik devi perişan ediyor. Ve ilk seti alıyor.İkinci setin başlamasıyla birlikte o dev gibi oyuncu, küçük rakibine hakaretler yağdırmaya başlıyor. Yer değiştirirken herkesin duyacağı şekilde “Annen sütünü verdi mi? Sabah bezini değiştirdiler mi?” gibi spora ve tenise hiç yakışmayacak sözler ediyor.Dirk Hordorf`a “Kim bu? Ne biçim sporcu?” diyorum. O, “Sus” diyor. Ben susmuyorum ve tenis sporunun bu denli çirkinleştirilmesine daha fazla dayanamayarak bir müddet sonra sahaya girip hakeme gerekli ikazları yapmasını, olayın sportmenliği ve tenisi çok aştığını söylüyor, yanından geçerken de o dev gibi gence “Aklını başına topla, karşındaki yeğenimdir” diyorum.Maç bitiyor, o genç sarışın bölge şampiyonu oluyor ve tanışıyoruz. Adı Rainer Schüttler. Sonra da dost oluyoruz. Kendisini o günün koşullarında 3 yıl süreyle destekliyorum. Bugün geldiği noktada büyük erkeklerde şu anda dünya klasmanında 11`inci. Geçen yıl ise Dünya 5.`si idi ve Rainer çok vefalı çıkıyor. Son yıllarda tenis dünyasının zirvesinde dolaşmasına rağmen devamlı arıyor ve en son Atina`da Olimpiyatlar sırasında “Haber bekliyorum, istediğin anda İstanbul`a gelip engelli sporcular yararına bir gösteri maçı yapmaya hazırım” diyor. Muhtemelen önümüzdeki yıl İstanbul`da bizlerle beraber olacak. Haftaya Rainer Schüttler`le Atina Olimpiyatları`nda yaşadıklarımı anlatacağım.