GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Posta

BABA AKŞAM GELİRKEN BACAKLARIMI GETİRİR MİSİN?

Aşağıda okuyacağınız bu yazı , kısa süre önce bir okuyucumuzdan maille geldi. Adını yazmamış. Ama o kadar gerçekçi ve çarpıcı ki sizlerle paylaşmadan edemedik. Engelliler Günü Engelliler Günü’ nde ( Özürlüler değil) ne yapılır? Bir , iki toplantı , panel , bir, iki kuru laf ve ertesi gün her şey unutulur. Gelin , şimdi empati yapalım ve bir günlüğüne kendimizi bir engellinin yerine koyalım , onları anlamak için çaba harcayalım. Çünkü bizlerin ve yakınlarımızın başına böyle üzücü şeyler gelmediği sürece hiçbir şey yapmıyoruz. Bu üzücü durumlar bize çok uzak gibi geliyor ve ‘’ Allah korusun ‘’ deyip geçiştiriyoruz. Ama unutmayın ki sağlıklı bile olsak , her an bizler birer engelli olabiliriz. 8,5 milyon engelli Türkiye de 8.5 milyon engellinin olduğunu biliyor musunuz? Çok büyük bir rakam değil mi? Bu kadar çok oldukları halde onları çok sık göremiyoruz.Çünkü çok büyük bir çoğunluk evlerinden çıkamıyor ve çıkmak istemiyor. Engelli olmaları onların değil bizim suçumuz. Sadece para kazanmak için yapılan bozuk ve plansız yollarda meydana gelen kazalar , yeterli emniyet tedbiri olmayan, pahalı ama içi boş arabalar, iş güvenliği tam olarak sağlanmayan çalışma koşulları. Kısa sürede ehliyet alarak trafiğe salınan trafik canavarları, töre ve “oy uğruna” yapılan akraba evlilikleri, daha fazla para için bilinçli olarak hormonla büyütülmüş besinler, bilinçsizce geçirilen hamilelik dönemleri, hain terör örgütünün acı sonuçlarından biri ; gazilik ve tüm bu üzücü sonuçları denetlemek ve en aza indirmek elinde olan ama gerekli ilgiyi göstermeyen devlet adamları. 8.5 milyon kişi çok büyük bir rakam ve biz onlar için hiçbir şey yapmadık. 40-50 tane tekerlekli sandalye dağıtmak bu milyonlar içinde çok az bir sayı. Bunların dağıtımını televizyondan izlerken bir şeyler yapıldığını sanıyoruz ama engelli vatandaşlarımızın sayısı hızla artıyor. Lütfen düşünün Lütfen bir gün de olsa şunları yapmaya çalışın ya da düşünün. Gözleri görmeyen bir kadın makyaj yapmak istemez mi? Onun da beğenilmeye hakkı yok mu? Ayakları olmayan bir adamın mağazanın ayakkabı reyonuna bakarken neler düşündüğünü biliyor musunuz? Duyma engelli olan bir erkeğin, sevdiği kadının o güzel sesini duyamamasının ne olduğunu bilir misiniz? Tek bacaklı bir kız çocuğunun OKS sınavı için tercih yapmadan önce okulları gezerken “daha az basamaklı” okulları tercih listesine almak için basamak saydığını biliyor musunuz? Konuşma engelli çalışkan yavrularımızın okullarda çok bildiği sorularda bile elini kaldırmadan beklediğini ve cevap vermek zorunda kaldıklarında kolay söyleyebildikleri harfleri kullanmak için nasıl büyük bir çaba harcadığını biliyor musunuz? Ya ailenin çektikleri ? Güneydoğuda bacağını ya da kolunu bizler için veren gazilerimizin çoğunluğunun eş, sevgili veya nişanlıları tarafından ilk bir yıl içinde terk edildiğini biliyor musunuz? Bir engelli ailesi olmanın ne olduğunu biliyor musunuz? Engelli çocuğunuzun geleceği için endişe etmekten geceleri uyuyamamanın ne olduğunu bilir misiniz? Bacakları olmayan ve yürüyemeyen kız çocuğunun rüyalarında özgürce koşup oynarken nasıl mutlu olduğunu ve gülümsediğini bilir misiniz? Aynı kız çocuğunun babasına şu soruyu sorduğunda , o babanın nasıl kahrolduğunu düşünebiliyor musunuz? ” Baba biz cennete gittiğimizde benim iki bacağım olacak değil mi?” Sevdiklerinize sordunuz mu ? Bazı soruları hiç sevdiklerinize sordunuz mu? Ve gerçekten cevap aldınız mı? Örneğin sevdiğiniz biri ile evlendiniz , akşam çok güzel bir düğün yaptınız ve düğün dönüşü bir kaza sonucu gelin ya da damat iki bacağını kaybetti ve hayatının sonuna kadar yatağa mahkum oldu. Bu durumda hayatın bazı güzelliklerinden mahrum olarak, büyük bir sadakat ile , yatağa mahkum eşi için canını dişine takıp onunla hayatı paylaşmak isteyecek ve ASLA pişman olmayacak kaç kişi tanıyorsunuz? ( Böyle üzücü bir durumda bile asla ayrılmayı düşünmeyen, aldatmayan ve hayatı paylaşmaktan mutlu olmak demek = GERÇEK SEVGİ ). İsterseniz bu mesajı okuduktan sonra sizinle hayatı paylaşan ya da paylaşmak isteyen sevdiklerinize bir sorun bakalım. Aldığınız gerçekçi yanıtlar sizin ne kadar şanslı olduğunuzun ve sevildiğinizin bir işaretidir. Ama bu kadar şanslı olmayan ve hayata küsen o kadar çok engelli insanımız var ki. Sevgiyi ve aşkı sütun gibi bir bacakta ya da pürüzsüz ciltte arayan bir toplumda engelli olarak hayatı paylaşacak birilerini aramak ne acı. “Kalbin engeli olmaz ? Neden bir görme engelli başka bir görme engelli ile evlenmek zorunda ya da neden böyle insanlarımızı bir araya getirip evlendirmek isteriz? Kalbin engelli olur mu? Gittikçe bencilleşen bir toplumda engelli olmak çok zor. Lütfen tüm bunları bir gün de olsa düşünelim. Örneğin evde olduğunuz bir gün , sabahtan akşama kadar tüm işlerinizi gözünüzde siyah bir bantla yapın ve sabah bağladığınız bantı hiç çıkarmadan geçirdiğiniz o bir günde görme engelli olmanın ne demek olduğunu daha iyi anlayın. Ya da sabah bir kolunuzu bir iple arkadan bağlayın ve tüm günü tek kolla geçirin. O vatandaşlarımızı anlamak demek , onlar için gerekeni yapacak bilince ulaşmak demektir ve bu çok önemli. Kol ve bacak şart mı ? Neden 550 milletvekilimiz arasında çok az sayıda engelli vatandaşımız var? Ülke yönetmek için kol ve bacak mı gerekir? Kolları ve bacakları tam olanların yaptıkları zaman zaman ortada! Neden engelliler için kurulan derneklerde çoğunlukla engelli vatandaşlarımız çalışır? Duyarlı olmak için bir organımızı kaybetmek mi gerekir? Geçenlerde Dünya Ampute Futbol Şampiyonası yapıldı ve bir çok ülkeden bacakları olmayan , koltuk değnekli insanlar mücadele verdi. Bu karşılaşmaları izleyenler hayrete düştü. Çünkü bu güzel insanlar , o çok övündüğümüz futbol takımımızda oynayan futbolcularımızdan çok daha hızlı koştular ve daha ataktılar (gerçektir , izleyenler görmüştür) ve asla yılmadılar. Sonuçta devletimiz bu yılmadan mücadele eden futbolcularımıza 5 milyar gibi bir rakam ödül verirken , kulübede oturup sakız çiğneyenlere 100 milyarlarca lira verildi. Unutmayalım Lütfen şunu hiç unutmayalım; engelli vatandaşlarımız normal ve sağlıklı olan bizlerden çok daha azimlidir ve onların hayata katılmaları için elimizden gelen küçük ya da büyük her şeyi yapalım. Bu insan olmamızın en büyük işaretidir. HİÇ BİRŞEY yapmak istemeyenler ; lütfen, en azından şunu yapın : Onlara acıyarak bakmayın. Küçük kızın isteği Küçük kız o kadar şekerdir ki yüzüne bakmaya doyamazsınız. Doğuştan iki bacağı yoktur ve 4 yaşında olduğu için hala içinde bulunduğu durumu anlayamaz. Televizyonda gördüğü çocukların iki bacağı olduğunu gördüğünde , anne ve babasına hangi soruyu sorması gerektiğini bile bilemez. Bayramlık kırmızı ve parlak hiç ayakkabısı olmamıştır. Emekleyip ilk adımları attığını gören yoktur. Ama o kadar tatlı, güzel ve masumdur ki. Bir gün babası işe giderken güzel kızına sorar ‘’ Kızım sana akşama gelirken ne getireyim? ‘’ Babası 4 yaşındaki güzel kızının şeker ya da bebek demesini beklerken o , çok masum ve yürekten şunu ister: ” Baba akşama gelirken bacaklarımı getirir misin? ‘’ Bizleri geleceğimiz için endişe içinde bırakan ahlak engelli sorumluların yok olduğu bir Türkiye ‘ de engelli vatandaşlarımızın daha iyi şartlarda yaşaması dileklerimle. DUYURU Bu köşe ile ilgili yorumlarınızı www.tesyev.org sitesinden ‘’ Yazarlarımız ‘’ bölümüne tıklayarak yapabilirsiniz. JANDARMA-TESYEV bilgisayar kursu İstanbul’da başladı. Katılmak isteyen engelliler TESYEV’in ( 0 212 ) 274 10 32- 274 11 71 no’lu telefonlarına başvurabilirler. Güzel Söz: İmkansızlık yalnız sersemlerin sözlüğünde bulunan bir kelimedir. Napoleon