BİZİ ÜMİTLENDİREN ÖRNEK DAVRANIŞ
Esra Demirkaya, Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı‘nın (TESYEV ) eski bursiyerlerinden engelli bir kardeşimiz. Ege Üniversitesi Ege Meslek Yüksek Okulu Fermantasyon Teknikerliği programını tamamladı ve kısa bir süre önce İzmir Karabağlar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Eğitim Öğretim biriminde memur olarak çalışmaya başladı. Ve TESYEV’e başvurarak bir engelli öğrenciye burs vermek istediğini bildirdi. Ve şu anda TESYEV’in burs gönüllüleri arasında yer alıyor.
Karşılıksız
TESYEV şuanda 400‘ün üzerinde engelli öğrencimize karşılıksız eğitim bursu vermektedir. Aldığı burslarla eğitimini tamamlayıp çalışmaya başlayan bir bursiyerimizden ilk defa gördüğümüz bu davranış bizleri hem mutlu etti hem ümitlendirdi. TESYEV burslarını karşılıksız veriyor ve hiçbir şey beklemiyor. Böyle duyarlı bir kardeşimizin bu davranışı bizleri de çok sevindirdi. Kendisine teşekkür ediyor ve diğerlerine örnek olmasını diliyoruz. Esra bir süre önce engellilerle ilgili yazdığı bir yazıyı göndermişti. Şimdi onu tek kelimesine dokunmadan aşağıda sizlere sunuyoruz.
‘’Ailemize alışma ve ailemiz ( İlk Adım )‘’
‘’Kimimiz doğuştan, kimimiz hayatın daha sonraki evrelerinde tanışırız engelimizle. Aslında küçük farklılıklar dışında pek de farkı yoktur alışma dönemlerimizin… Bizden önce ailemiz öğrenir yeni hayatımızı, öyle ya onlar güçlü olmalıdır ki bize de güç aşılasınlar.Onların açısından da zordur kabullenmek bu yeni durumu…Kabullenmeleri kaç zaman alır kim bilir, kim bilir kaç gece istemsiz isyan fırtınalarına tutulurlar… Ama güçlü olmalıdırlar hatta o gücü kendilerinde bulamasalar bile güçlü göstermelidirler kendilerini bize. Çünkü onların karşılıksız desteği olmadan ve karşımızda bir güç modeli görmeden hayatımızın bu yeni dönemine alışmamız hiçte kolay olmayacaktır. Çoğu kez ailelerimiz bunun bilincinde olur ve biz bu hayata ilk adımlarımızı atarız onları örnek alarak. Onlardan güç bularak…
Eğitimimiz ve engelimiz…
Herkes gibi bizim de eğitim alma hakkımız engellenemez tabii . Engelimiz ne olursa olsun, eğitim her noktada işe yarar ve hem topluma hem kendimize hem ailemize daha faydalı bireyler oluruz. Çevresel önyargılar bu dönemde artış gösterir. Bir anda eğitimli-eğitimsiz bütün insanlar uzman kesilirler ve engelimizden dolayı “Bu nasıl okuyacak“ sözüyle başlayan saçma sapan önyargılarla dört bir yanımızı sararlar. Oysa bilmezler ki biz görmüyorsak, konuşuruz; konuşamıyorsak,görürüz yazarız çizeriz. Elimiz yoksa ayağımızı el yaparız ve ne yapar eder içimizdeki mucizevi azim sayesinde toplumun engel olarak gördüğü ne varsa görünmez hale getiririz. Eğitim hayatımıza başladığımızda herkesin kuşkuyla baktığı bireyler iken, eğitim hayatımızın sonunda ayakta alkışlanan, herkesin imrenerek baktığı, özgüveni yüksek bireyler olarak olur çıkarız. Eğitim hayatımız bitti (aslında öğrenme açlığımız nedeniyle pek eğitim hayatımız bitti demeyiz) peki şimdi ne yapacağız? Her insan gibi bizler de aldığımız eğitimlerin meyvelerini toplamak ve gerçek manada hayata tutunmak için iş hayatına atılmak istiyoruz. İşte hayatımızın en sancılı dönemlerinden biri daha…
Toplumsal önyargılar
Toplumsal önyargılar bu dönemde 2-3 kat fazlasıyla çıkar karşımıza. Ülkemiz koşullarında işsizlik sorunu had safhadayken, bizimle ilgili önyargılar almış başını giderken tabii ki iş hayatına atılmamız kolay değildir. Özel sektör ve kamudaki yüzde 4`lük engelli kadrolarına bile saçma sapan nedenlerle alınmadığımız olacaktır. Örneğin “Engelli Bilgisayar Operatörü“ ilanına başvurduğunuzda sizden sürücü belgesi (Ehliyet) bile istenebilir. Güç bela da olsa bizdeki o mucizevi azimle iş hayatına atılmayı başarırız sonunda. Tam her şey yoluna girdi derken bir türlü yakamızı kurtaramadığımız toplumsal önyargılar iş ortamında da bizi bulur… Kimi zaman işe yaramaz gözüyle görülürüz, kimi zaman acıyan bakışlara maruz kalırız. Neyse ki bu dönem iş bulma süreci kadar zorlayıcı olmayacaktır. Çünkü tecrübeliyizdir artık önyargıları devirmeye. Peki bundan sonra her şey günlük gülistanlık mı olacaktır ? Tabii ki hayır! Herkes için olduğu gibi hayatın zorluklarını ve güzelliklerini bir arada yaşamaya devam edeceğiz. Her şey farkındalık ve kabullenmekle başlıyor, bitiyor. Önce ailemiz, sonra biz kabullenmeliyiz sonra da topluma kabul ettirmeli ve bir şekilde kendimizin farkına vardırmalıyız. Yavaş yavaş da olsa FARKINDALIK yarattığımızı düşünüyorum. Ve yarınlar bizler ve bizden sonraki nesil için daha rahat ve kolay olacak diye düşünüyorum. ‘’
Esra Demirkaya
Erzurum Kış Olimpiyatları Tesislerine İsim
Bir süre önce T.C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, MÜSİAD Erzurum Şubesi‘ndeki toplantıda, bir tesise nasıl isim verileceğinin prosedürünü anlatarak “Şu anda bir isim teklifi yok. Ama oyunlar bitsin, kamuoyu vefasını gösterir. Bu konuda Sayın Başbakan‘ın ve Sayın Mehmet Atalay’ın isimlerinin tesislere verilmesi konusunda talebi olmaz. Vefa gösterilecekse Sayın Başbakan ile Atalay‘a gösterilmeli” dedi. Sayın Başbakan’ı yakından tanımayız. Ama gerek kendisinin, gerekse de Mehmet Atalay’ın, tesislere isminin verilmesi konusunda meraklı olmadığını da düşünür ve biliriz. Ancak, artık bu ülkede bazı şeylerin değişmesi lazım. “VEFA” sadece İstanbul’ da bir semt adı olarak kalmamalı.
Yapılan tesisler Türk sporunun önünü açmıştır. Yalnız Kış Olimpiyatları değil, bir gün yapılacak İstanbul Olimpiyatları konusunda da Türkiye’nin ismini öne çıkarmak bakımından önemli bir yer işgal edecektir. Bu tesislere Sayın Başbakanımızın yanında, zamanın Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın verdiği emekleri de yakından takip ettik.Canlı şahidiz
Hele Mehmet Atalay’ın engelliler sporuna verdiği desteği bu dünyada kimse inkar edemez. Sayın Mehmet Ali Şahin’le birlikte yaptıklarının canlı şahidiyiz. Bu bakımdan umarız prosedür gereği Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bu konudaki teklifini Sayın Erzurum Valisine iletir ve ondan sonra da gereği yapılır. Günün birinde her fani gibi onlar da, bizler de bu dünyadan ayrılacağız. Bu ülkeye emeği, hizmeti geçen insanlarımızı “Yaşarken” onurlandırmalı ve hizmetlerinin manevi karşılığını vermemiz gerekir. Bu bağlamda 14- 15 Mayıs 2005 tarihinde, Diyarbakır, Muş, Hakkari ve Şanlıurfa Bedensel Engelliler Spor Kulüplerinin organize ettiği “Yavuz Kocaömer Güneydoğu İlleri Tekerlekli Sandalye Basketbol Turnuvası”nın afişi hâlâ evimin duvarını süslüyor ve gelen misafirlerime o günleri keyif ve gururla anlatıyorum.