GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Milliyet

DERS ALMAMIZ GEREKENLER

25 Ağustos günü Almanya`nın Wetzlar kentinde Avrupa Tekerlekli Sandalye Basketbol Şampiyonası`nın açılış törenindeydik. Protokol tribününde yanımda Frankfurt Başkonsolosumuz Salih Boğaç Güldere oturuyor. Alman Engelliler Spor Federasyonu Başkanı, 20 yıl Alman Parlamentosunda görev yapmış Karl Hermann Haack, yanında İsrail Maslahatgüzarı, hemen onun yanında Uluslar arası Tekerlekli Sandalye Basketbol Federasyonu Başkanı Jan Berteling. Yanında Almanya Cumhurbaşkanı`nın eşi Bayan Köhler, Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler, onun yanında Tekerlekli Sandalye Sporları Federasyonu Başkanı Ulf Mehrens. Aynı protokol sırasında Hessen Eyaleti İçişleri Bakanı Volker Bouffier, Eski Alman Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel, İçişleri Bakanlığı müsteşarı v.s. İlk maçta Almanya beklenmedik bir şekilde İsrail`e yeniliyor. İkinci maç başlamadan önce Alman Cumhurbaşkanı Köhler ayağa kalkıyor, yanındakilere “Müsaadenizle ben aşağıya soyunma odasına gidip Milli Takım oyuncularımıza destek vermek istiyorum” diyor. Bizim eski Cumhurbaşkanımızı görev süresi içinde hiçbir engelli spor organizasyonunda göremedik. Umarız yeni Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül bu konuda hem bizlere destek olurken, hem de ülkemizin bu konudaki eksikliğini kapatmış olur.

Federasyon BaşkanıTurnuvanın ikinci günü yanımda Alman Tekerlekli Sandalye Spor Federasyonu Başkanı ve yakın arkadaşım Ulf Mehrens`la salonun içinden geçerek soyunma odaları bölümüne girmek istiyoruz. Avrupa Şampiyonası süresince görev yapan 270 gönüllüden biri bizi durduruyor. Boynumda basın kartı, kolumda da VIP misafirlere takılan bir bant var. Bana kibarca “Siz bu iki karta rağmen buradan içeri giremezsiniz. Yanınızdaki bay girebilir” diyor. Ve bu arada yanımdakinin Federasyon Başkanı olduğunu da bilmiyor. Ben cevap vermeye hazırlanırken Federasyon Başkanı koluma giriyor “Gel Yavuz, o görevini yapıyor . Dışarıdan dolaşıp diğer kapıdan girelim . Eğer ben şimdi Federasyon Başkanı olduğumu söylersem o belki bu izini verir ama görevini eksik yapmış olur”diyor. Hemen aklıma bizim, yalnız Federasyon Başkanlarımız değil, ülkemizin sorumlu görevlerinde bulunan her kademeden bir çok insanımız gözümün önüne geliyor. Bu olay Türkiye`de olsa idi o bizi içeri almayan genç, büyük bir ihtimalle “Sen benim kim olduğumu biliyor musun ?” sözleriyle başlayan belki de hakarete varan sözlere muhatap olurdu. İşte onlarla bizim aramızdaki fark.