DERWALL’İN İNSANLIĞI (II)
Derwall’in, altı Türkün yakılarak öldürüldüğü Solingen faciasıyla ilgili mektubu: 1987-1990 arasında Türk-Alman Genç Sporcularını Kaynaştırma Derneği yönetim kurulunda Derwall ile birlikte çalıştık. Amaç, genç Alman sporcularını Türkiye’ye göndererek Türkler hakkındaki önyargıların ortadan kalkmasını sağlamaktı. 1990’da bazı Alman üyelerin derneğe politika bulaştırmaları üzerine önce ben, sonra da Derwall istifa ederek ayrıldık. Bir süre sonra da dernek kapandı. 1992 senesinin aralık ayında Derwall’den bir mektup aldım. O tarihten bir süre önce Solingen’de Doğu Alman Naziler altı Türk vatandaşını yakarak öldürmüşlerdi. Mektubun, Jupp Derwall’in futbol adamlığı dışında insanlığını ve belki de futboldaki başarısını borçlu olduğu karakterini yansıtan birkaç cümlesini aynen çevirerek aşağıda yazıyorum: “Yavuz, son aylarda seni ve müşterek çalışmamızı çok sık düşündüm. Hem sen, hem ben, ama hem de Alman devleti bence vicdan azabı çekmelidir. Bu dünyadaki bütün maddi değerler ülkemizdeki yabancı insanlarımızın korunması için harcanmaya değer olmalıydı. Alman vatandaşlarım adına utanıyorum. Hele böyle feci bir olayın bugün özgürlük içinde yaşayan Doğu Almanya tarafından kaynaklanmasını içime sindiremiyorum. Biz bu çabaları gösterdiğimizde Federal Alman hükümeti şu olacakları hissedebilseydi herhalde iki ülke için de yararlı olacak bir eser ortaya çıkarmış olabilirdik. Aynı sitemlerim ve eleştirilerim Özal hükümeti için de geçerli. Yurtdışında yaşayan insanlarını korumak ve kollamak adına çok fazla bir şey yaptıklarına inanmıyorum. Seninle uygun göreceğin her türlü projenin içinde sonuna kadar çalışmaya hazırım.”