GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Posta

Düşünce Engelliler

Düşünce Engelliler Posta

Yavuz Kocaömer Posta

Geçtiğimiz haftalarda gazetelerde şöyle bir haber çıktı: “Görme engelli Zehra’yı kimse yanına almıyor.” 3 yaşındaki Zehra’nın bir gözü hiç görmüyor, diğeri ise az görüyor. Doğal olarak kalın camlı bir gözlük kullanıyor. Ailesinin bütün çabalarına rağmen hiçbir anaokulu Zehra’yı kabul etmiyor. Gerekçesi ise şu; “Arkadaşlarının psikolojisini bozar.”

Zorlanıyorum

Böyle haberleri okuduğum zaman terbiyemi bozmamak için çok zorlanıyorum. Bu tip yuva sahiplerine ve onların sorumlularına aptal mı desem, salak mı desem, uyanık mı desem, insan dışı yaratık mı desem, bilgisiz mi, çok mu bilgili, cahil mi desem, bir türlü karar veremiyorum.

Yaratık gibi

Zehra’nın mimar annesi Hülya Aşeleten, “Çocuğuma bir yaratık gibi davranılıyor. Diğer ailelerin çocuğuma tepki göstermesinden, çocuklarının psikolojisini bozmasından endişe ediyorlar. Zavallı muamelesi yapıyorlar” demiş. Gerçek zavallılar Zehra’ya bu şekilde davrananlardır. Çünkü onlar aldıkları eğitimi, öğrendiklerini inkar eden yaratıklardır. Bu tür insanların bugünün gelişmiş dünyasında yeri yoktur. Buradan Hülya Hanıma sesleniyoruz. Size böyle davranan yuvaların isimlerini, sorumlularını verin, onları insanlarımıza tanıtalım.

Dünya nereye?

Oysa batıda engelli ve engelsiz çocuklar küçük yaşlardan itibaren birlikte yetiştiriliyorlar. Aynı okullara gönderiliyorlar. Çünkü, engelli çocukların engelsizler üzerindeki olumlu etkisi yapılan araştırmalarda ortaya çıkıyor. Engelli çocuklarla birlikte derse giren çocuklar, “Engelli arkadaşlarından neler öğrendin?” sorusuna genelde aynı cevabı veriyorlar; “Hayatın zorlukları karşısında hemen pes etmemeyi öğrendim.”

Asıl engelliler

Gerçek engelliler, çocuklarını engelli çocuklardan saklayan, sanki onlarda bulaşıcı hastalık varmış gibi anlamsız bir koruma içgüdüsü ile davranan ana babalardır. Dünyanın bugünkü koşularında hangi ülkede olursak olalım, yaşamın ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Aslında bu tip anne babaları okula göndermek lazım. Çünkü gerçek eğitime onların ihtiyacı var.

İş lafa geldiği zaman insanlık dersi verenler, önce o dersi almaya kendilerinin muhtaç olduğunu unutmasınlar. Artık engelli insanlarımız da bilinçleniyor. Bir süre sonra engelli insanların toplumdaki yeri, başarıları daha da iyi anlaşılacaktır.

Son söz

Böyle anlayışsız, çağdışı düşünen ve konuşan yuva yöneticilerine bir noktayı hatırlatmakta her zaman olduğu gibi yarar görmekteyiz. Lütfen unutmayınız, hepiniz her an bir engelli adayısınız. O duruma siz veya bir yakınınız düştükten sonra çok geç olabilir. Dolayısıyla, çocuk yuvası açmak gibi kutsal ve önemli bir göreve soyunduysanız, ticari kaygılarınızın yanında, insanlık görevinizi de yerine getirmek zorundasınız. Böylece yuvanıza gelen sağlam çocuklara ömür boyu faydalanacakları bir dersi almaları konusunda yardımcı olacağınızı unutmayın. Yalnız çocuklara değil, kendinize de böylece faydanız olacak. Bağnazlıktan, cahillikten kurtulup, üstlenmeye çalıştığınız, anlaşılan pek de beceremediğiniz “eğitimci” rolüne daha yakışır davranışlarda bulunacaksınız. Tabii hala yeni bir şeyler öğrenmek, topluma faydalı olmak gibi yetenekleriniz tamamen ortadan kalkmamışsa…