
FAIR PLAY NEDİR?
Uluslararası Fair Play Konseyi şöyle bir tarif yapmaktadır: “Fair Play sadece oyun kurallarına uymak değildir. Fair Play daha çok bir sporcunun davranışını tanımlar. Sportif olmak, rakibini saymak ve rakibinin fiziki ve psikolojik ani değişikliklerini dikkate almak. Karşısındaki gibi düşünen sporcu Fair Play`e uygun davranıyor demektir.” Avrupa Konseyinin 1993 yılında yayınladığı European Sports Charter`a göre ise Fair Play sadece kuralları dikkate almak değildir.”Dostluk, diğer insanlara saygı ve daima adil bir ruh haliyle spor yapmak. Fair Play bir davranış biçimi değil, bir düşünce tarzıdır. Bu düşünce tarzı sahtekarlığın ortadan kaldırılması, izin verilmeyen psikolojik baskılar, doping, şiddet, ( fiziki ve psikolojik ) istismar, eşit olmayan şanslar ve sporda rüşveti kapsamaktadır.” Eski Alman Cumhurbaşkanı Richard von Weizsaecker Fair Play`i tarif ederken “Sporcu Fair Play kelimesinin yazıldığı harflere uygun değil, kuralların ruhuna göre hareket edendir” demiştir. Milli Olimpiyat Komitemizin her yıl dağıttığı Pair Play ödüllerinden Everest zirvesine çıkan bir dağcı, Türk bayrağı ile Atlantik Okyanusunu geçen bir sporcu, 50 yılda 200 belgeyi inceleyen profesör, bir ilimizde müdürlüğünü yaptığı küçük kütüphaneyi büyük bir çalışmayla tüm iller arasında 2. sıraya oturtan kişi yukarıdaki tarifin neresine girmektedir? Her zaman yazıp, söylediğimiz gibi bu insanlarımıza olsa olsa `Başarı Ödülü`, bu ülke için çalıştıklarından dolayı başka adlar altında ödüller verilebilir. Bunların Fair-Play`le ne alakası var? Yılmaz Özdil Hürriyet Gazetesi`ndeki köşesinde 16 Eylül 2007 tarihinde bakın konuyu nasıl toparlamış, “Türkiye bu kafayla olimpiyat molimpiyat yapamaz, üstelik bir sürü katakulli var o işlerde. Devamlı para toplanıyor, saçma sapan harcanıyor, kimin cebine gidiyor diye yazdım.Yöneticileri spor basınında olan Milli Olimpiyat Komitesi, “Fair Play ödülü” nü kime verdi biliyor musunuz ? “BANA”… Başka söze gerek var mı ?