GARİPLİKLER
GARİPLİKLER Posta
Yavuz Kocaömer Posta
Tekerlekli sandalye bağımlısı bir kız arkadaşımdan mektup aldım. 29 Ekim gecesi İstanbul Valiliği’nin Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlediği Cumhuriyet Balosu’na na katılmış. Katıldığına da bin pişman olmuş.
Özetle şöyle diyor : Atatürk Kültür Merkezi girişinde çantamı yere düşürdüm. Bir lavabo bulup kirlenen çantamı yıkamak istedim. Maalesef girişte tuvalet yokmuş. Gözüm sadece el yıkamak için yaklaşık 30 basamaklı merdiveni çıkmayı yetmediği için de kolonyalı mendillerle idare ettim. Alt kattaki resim sergisini dolaştıktan sonra misafirler üst kata alınmaya başlandı. ‘’ Hadi ben tekerlekli sandalyedeyim kimseyi rahatsız etmeyeyim , kenarda durayım ‘’ dedim. Ama içimden bir bahane bulup Cumhuriyet ‘in 81’ inci yaşını kutladığımız bu gecede ‘’ AKM’de bir asansör yok ‘’ diye bağırmanın yollarını ararken , çıtı pıtı, sevimli, nazik bayan ‘’Yolu kapatmayın ‘’ diyerek biraz daha kenara çekilmemi istedi.
İçim cız etti
1998 yılından beri tekerlekli sandalyede yaşıyorum. Arkadaşlarım ‘’ Hiç içinin cız ettiği anlar olmuyor mu ? ‘’ diye sorardı. ‘’ Olmuyor ‘’ derdim. Bu duyguyu ilk defa o gece hissettim. Dokuz puntluk topuklarıyla boyları 1.60 gelen kadınlar merdivenleri çıkarlarken , topuksuz 1,75’lik boyumla onları 45 dakika seyredip durdum. AKM’nin mimarları kimdir bilemem ama herhalde gece rüyalarına girecek kadar söylemişimdir bir şeyler…
Beni ikaz eden bayana herkesin duyabileceği bir şekilde ‘’ Yarım saattir ‘’ Gık’’ demeden bekliyorum, sen kenara çekilmemi istiyorsun ‘’ diye bağırdım. Ne var ki beni belki de tek durdurabilecek insan olan Vali Yardımcısı Mehmet Seyman’ı karşımda görünce yumuşadım. Sonra 4-5 kişi sandalyemi yüklenerek ( 30 diye tahmin ettiğim merdiven sayısı meğerse 60 imiş) beni yukarı çıkardı. Nihayet salona ulaştım.
Bir süre sonra tuvalete gitmek istedim. Bulunduğumuz katta mevcutmuş. ‘’Kimseye yük olmadan kendim gideyim ‘’ derken , bir de baktım ki erkeklere ait WC düz ayak, ama kadınlara ait olan on basamaklı. Neyse yine yaka paça tuvalete taşındık. Tören bittikten sonra altmış merdiveni inmeye çalışırken , içimdeki Cumhuriyet heyecanı da yok olmuştu.
Akropolis’e asansör yaptılar
Ülkemizde bu tip garipliklere artık alıştık. İstanbul’da olimpiyat oyunlarının ve arkasından paralimpik oyunlarının yapılmasını belki de bu sebepten en çok isteyenlerden biriyim.
Yunanistan engelli olimpiyatlarını düzenlediği zaman, o binlerce yıllık Akropolis’e bile engellilerin çıkabilmesi için asansör yaptı. Biz ise maalesef bu konularda hep birilerinin dürtmesini istiyoruz.
Dilenci imajı
Yine mektup yazan bir başka engelli dostum da şöyle diyor: Geçenlerde kurs yeri bakmak için Mecidiyeköy ’e gittim. Işıklarda ağabeyimi bekliyordum. Oradan geçen birine saatini sordum , çıkartıp bana 1 milyon verdi. ‘’ Ne yapıyorsun sen ya! Ben dilenci değilim. Al bu parayı ve bir daha da tekerlekli sandalyede gördüğün birine para verme ‘’ dedim. Aradan 10 dakika geçti. Karşı caddeye geçtim. Işıklarda bekliyorum. Yine bir kişi 250 bin lira verdi. Bu sefer adama patladım. O da bana ‘’ Burada tekerlekli sandalyede ve değnekli birkaç kişi var. Her gün buralarda para topluyorlar. Ben de seni onlardan birisi sandım ‘’ dedi.
Bu imaja son verin
Gerçekten de böyle tipler Mecidiyeköy – Zincirlikuyu arasında ışıklarda arabalar durunca hemen çıkıyorlar ortaya ve para istiyorlar. milletten. Bir çok kişi sevap kazanmak için bu insanlara 1 milyon , 5 milyon hatta 10 ve 20 milyon veriyor. Yazık , çok yazık ! Bir de Avrupa Birliği’ne girmeye çalışıyoruz. Şu manzaraya bakın. Yurdumun engellisi dilenci imajıyla çıkıyor karşımıza. Bu imaj artık yıkılsın lütfen!
Belediyeler göreve
Engelli dostum devam ediyor : Lütfen toplumumuz artık duygu sömürüsü yapıp , para toplayan bu insanlara para vermesinler . Onlar yüzünden bizim de gururumuz , şerefimiz ayaklar altına alınıyor. Sadece Mecidiyeköy – Zincirlikuyu değil ; hemen her yerde para toplayan , boynuna bir kağıt asıp para isteyen insanlara rastlamak mümkün. Bu insanları bir an önce durdurmak lazım. Belediyeler Sesleniyorum ; lütfen bu kişilere izin vermesinler , daha sık denetim yapsınlar. Biz modern dilenci değiliz. Yardım etmek , bağış yapmak isteyen varsa düzgün çalışan dernek ve kuruluşlarla bağlantıya geçsinler.
Duygu sömürüsü
Mektubu yazan arkadaşım fazla üzülmesin. Bahsettiği kötü örnekler yalnız kişisel değil. Sömürüyü adet haline getirmiş, nerede ise geçim kaynağı yapmış dernekler ve kurumlar da var. Gazetelere tekerlekli sandalyeli insanların resimlerini basıp , aynı e-mail’i defalarca gönderip ‘’Allah rızası için Ramazan ‘da bizleri unutmayın‘’ diyenlerden , ‘’ Bize yardım etmezseniz sizin de başınıza bunlar gelir‘’ diyenlere kadar bir çok örnek var. Hele Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği ‘nin son ilanlarından biri çok enteresan .Resimde , tekerlekli sandalyeli bir çocuk ve yanında bir köpek var. Üstte şöyle yazıyor: Hayatla olan mücadelemde tek dostum o ( yani köpek ) olmamalı. Bizlere geleceğimiz için fırsat verin.
Ne demek bu ? Bu ülkede engellilerin tek dostu köpek midir ? Bu insanlarımıza, engelliler için çalışan kişi ve kurumlara hakaret değil midir ? Yorumu ve kararı size bırakıyorum. Gelişen ve eğitim seviyesi artan Türkiye ‘de zaman içinde engellileri zor durumda bırakan , insanlarımızın duygularını sömüren bu tip kişi ve kurumlar da ortadan kalkacak.
DUYURU
www.tesyev.org sitesini ziyaret edin. Yarışmaya katılın, hediyeler kazanın.
Güzel Söz
Kabul edilen bir yanlışlık, kazanılmış bir zaferdir. Gascoigne