| Posta

HABERLER 2

HABERLER 2 Posta

Yavuz Kocaömer Posta

Bu hafta yazımıza yine İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültürel  ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanı, eski milli atlet Semra Aksu ile başlayacağız. Devamlı okurlarımız hatırlayacaklardır, Semra Aksu bir süre önce Beşiktaş tekerlekli sandalye basketbol takımı oyuncularına İzmir’deki maç sırasında  protokol tribününden ‘’ Hadi be topallar ‘’ diye bağırmış, konuyu gerek Milliyet Gazetesi’ndeki  sütunlarımızda , gerekse burada dile getirmiş ve kendisinden bir özür beklediğimizi yazmıştık.

Bunun üzerine okurlarımızdan Semra Hanım’la ilgili yeni bilgiler gelmeye başladı. Şimdi anladık ki Semra Aksu özür dilemez. Çünkü özür dilemeye kalksa hangi birinden dileyecek ki ? İşte İzmir’li okurumuz Murat Şahin ‘den aldığımız mektup. Hiçbir yorum yapmadan , aynen yayınlıyoruz.

Bir Semra Aksu olayı daha 

Ben spastik engelli Murat Şahin. Öncelikle size bu hassasiyetiniz ve yaklaşımınızdan dolayı teşekkür ederim 19 Mart 2005 tarihli Milliyet Gazetesi’nin 29’uncu sayfasında yer alan Semra Aksu’nun engellilere yönelik onur kırıcı , aşağılayıcı hakaretini bana yakınlarım söyledi. Gazetenizi alıp okuduğumda da göz yaşlarımı tutamadım . Şoke oldum, çok etkilendim.  Çünkü  aynı şahıs   benzer hakaretin daha ağırını bana yapmıştı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Eğitim Kültür Derneği ve Engelliler Merkezi ortaklaşa , engellilerin el emeklerinden oluşan bir el sanatları  sergisi açtık. Bu sergide bir çok  önemli insan ve gazeteciler vardı. Gazetecilerden birisi bana yaklaşarak herkesin gözü önünde  ‘’ Kurstan memnun musunuz ? ‘’ diye sordu. Ben de ‘’ Daire Başkanımız Semra Aksu bize biraz destek verirse daha güzel şeyler yaparız ‘’ dedim. Ama dediğime , diyeceğime pişman oldum. Çünkü  Semra Aksu hemen yanıma geldi ve  basının karşısında gırtlağımı sıkarak beni boğmaya  kalktı. Bana bağırarak ‘’ Sen nasıl böyle şeyler söylersin? Beyin özürlü, yamuk, adi, şerefsiz, seni boğarım elimde kalırsın ‘’ dedi.  Mine  Piriştina araya girerek beni zor kurtardı. Ben o ara nefessiz kaldım. Hepimiz şaşırdık ve şok olduk . Herkesin ortasında boğazımı sıkıp benim gibi engelli bir insanı aşağıladığı için ağlamaya başladım.

Mine Hanım rahatsız oldu , bana  ‘’ Bak Murat, Semra ablan sana şaka yaptı ‘’ diyerek gönlümü almaya çalıştı. Semra Aksu’da gazetecileri oradan götürerek konuyu örtbas etti.            Tüm engelliler adına sizden  konunun uygun bir şekilde işlenerek gazetenizde yayınlanmasını ve engellilere yardımcı  olunmasını istiyorum. Bu kadının herhalde engelli fobisi var . Engellilere yapmış olduğu hakaretlerden , onlara yönelik tutum ve davranışlarından dolayı dava açmak istiyorum. Ama öncelikle sizin ve gazetenizin bizler adına yaptığınız bu yayınlardan dolayı çok teşekkür ederim. Ben  hala bu konunun etkisindeyim . Psikolojik olarak çok etkilendim . Bu konuyu da duyunca o günleri hatırladım.

Haydi kızlar tarlaya

İzmir Menemen’den yazan bir hanım okuyucum şöyle diyor : Elbette tarlaya. Hem okusan da ne olacak ? Böyle bir ülkede  sınıf mı atlayacaksın ? Türkiye’de  kadın  olmanın ne demek olduğunu bir ben bilirim. Okumuş olup olmamak fark etmiyor. Eğer iyi bir fiziğin varsa, eh biraz da aptallıkla oh ne ala… A’yı B’yi öğren gerisini ne yapacaksın ? Zaten ‘’ Hadi kızlar okula ‘’ da da bunun mantığı yatmıyor mu ? Alfabeyi öğren ama sakın bir yerlere gelip bir şey olmaya kalkma aman ha! Sen hep ikinci sınıfsın. Hele bir de üstüne engelliysen, bir varoşta yaşıyorsan ve doğuluysan daha bir sınıf atlarsın hiç olana kadar. ‘’ Ben de insanım’’  diye çırpınmak boşa.

İdealist bir insandım

Okurum , bütün hayal kırıklığını , öfkesini 3 sayfalık mektubuna dökmüş. Yazdıkları ne kadar ağır olsa da büyük ölçüde doğru. Kendisi üniversite mezunu ve işsiz. Gerçekten ülkemizde hem engelli hem de işsiz olmak , üniversite mezunu bile olsa çok sıkça rastlanan bir durum.

Yazısının sonunda ise büyük harflerle 3 kere alt alta yazmış. ‘’ ÇALIŞMAK İSTİYORUM ‘’

İzmir Menemen civarında böyle bir üniversite mezunu genç kızımıza uygun bir işi olanlar belki bizi ararlar. Biz de kendisine destek olmuş oluruz.

AXA  OYAK sigorta şirketi

Kırklareli’nin Kavaklıdere Köyünden yazan bir okurumuz 2002 senesinde askerliği sırasında geçirdiği trafik kazası sonucu omurilik felçlisi olmuş. Mektubunda şöyle diyor : Askere başladığı günlerde AXA OYAK Sigorta Şirketinin Genel Müdürlüğünden geldikleri söylenen iki kişi ‘’ Mehmetçik Ferdi Kaza Sigortası’’adı altında ben ve benim gibi yeni gelen tüm askerleri sigortalayıp, karşılığında da 15’ er milyon Türk Lirası aldılar. Sigorta ederken de  ‘’Sigortamızın temel hareket noktası , Mehmetçik Vakfı’nın kuruluş amacının ruhuna uygun olarak erler eğitime girdikleri andan itibaren sigorta güvencesi imkanına kavuşturmak ‘’ diye başlayan konuşmalar yaptılar.            T.S.K.Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Baştabipliği’nin 5 Ağustos 2004 günü verdiği raporla ‘’ Askerliğe elverişli değildir ‘’ denilen ve terhis olduktan sonra da sigorta şirketine baş vuran okurumuz , taahhüt edilen tazminatın ödenmediğini iddia ediyor. Okurumuz  ‘’ Gerekçe olarak da sigortalanırken verdikleri sigorta sicil numaramı ibraz edemeyişimi gösteriyorlar.   Bunun nedeni de kaza anında , kaza mahallinden şahsi ve askeri eşya ile evraklarımın güvenlik güçlerince alınıp Merkez Komutanlığı’na teslimi sırasında kaybolmuş olması. Bu nedenle de tazminatını ödemeyeceklerini söylüyorlar. Oysa sigorta yaparlarken annemin kızlık soyadını bile evraklara yazmışlardı. Madem sigorta numarası olmadan tazminat ödemeyeceklerdi de neden bizi uyarmadılar ? Telefonlarımda da devamlı azar işittim. Daha fazlasını yazmak istemiyorum ‘’diye mektubuna son veriyor.

Biz de buradan AXA OYAK Sigorta Genel Müdürlüğü’ne sesleniyoruz: Bu okurumuzun yazdıklarına söyleyecekleriniz varsa onları da bu sütunlarımıza almaya hazırız. Ancak tazminat ödenmemesini , ‘’ sigorta sicil numarasını ibraz edemeyişi ‘’ gibi basit bir nedene bağlayacaksanız hiç cevap vermeyin daha iyi.

GÜZEL SÖZ

Herkes insan olamaz

J. Goethe

sonu