GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Posta

HAYATINIZI BOŞA GEÇİRMEYİN

Yavuz Kocaömer Posta

Yaşam çok kısa. Bir bakıyorsunuz yıllar geride kalmış. Günlük uğraşlar, hayatımızı devam ettirmek için gösterilen çabalar, üzüntü, çeşitli hastalıklar, eğlence derken, bir de fark ediyorsunuz ki zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş.

Anlayış değişiyor

Küçükken, mahallemizde 35-40 yaşlarında bir tanıdığımızın vefat haberini duyduğumuzda, “O zaten yaşlanmıştı” diyebiliyorduk. Bugün ise 65-70 yaşında bir tanıdığımızın ölümünü duyduğumuzda, “Yazık, daha gençti” diyebiliyoruz. Dünyadaki gelişmeler, insanların yaşam beklentileri, özellikle batı ülkelerinde insan yaşamının da nasıl uzadığını gözler önüne seriyor.

Boşa geçmemeli

Çok paranız olabilir, servetiniz vardır veya kendinize yetecek kadar kazanıyorsunuzdur, yaşamınız bu sayede devam ediyordur. Ama bu dünyada amaç hiçbir zaman para olmamalı. Çünkü yakın çevremizden ve medyadan, bu amaca sahip insanların, saltanat içinde olsalar bile eski günlerini nasıl aradıklarını görebiliyorsunuz. İnsanlar kaderlerini biraz da kendileri yaratıyor.

Engelli insanlar

Düşünün bir kere, çevrenizde engelli olduğunu gördüğünüz insanlarla hiç iletişim kurmayı denediniz mi? Bir defa deneyin. Engelli insanlarla beraber olmanın yaşamınızı nasıl zenginleştirdiğini bir süre sonra siz de göreceksiniz. Engelli insanlarla birlikte olmak bir yaşam eğitimidir. Yaşam eğitiminin de okulu yoktur. Gerçi batı ülkelerinde engelli insanlarla ilgili bilgiler okullarda ders konusu haline gelmiştir. Almanya’da ilkokullarda verilen “Sen, ben ve diğerleri” isimli derste, öğretmenler haftada bir saat genç beyinlere engelin ne demek olduğunu, insanların nasıl engelli hale gelebileceğini, engelli bireyle birlikte olunduğu zaman ne yapılması gerektiğini bıkmadan usanmadan anlatıyor. Bizim ülkemizde ise, bırakın okullarda ders haline gelmesini, engelliler birçok konuda neredeyse hala yok sayılmakta.

Çocuklarımıza iyilik

Çocuklarımızın, çevrenizde gördüğünüz engelli insanlara uzaydan gelmiş gibi bakmalarını engellemeye çalışın. Mümkünse engelli çocuklarla çocuklarınızı sık aralıklarla görüştürün, arkadaş olmalarını sağlayın. Böylece çocuklarınıza büyük bir iyilik yapmış olursunuz. Onlar, engelli arkadaşlarından hayatın zorlukları karşısında hemen pes etmemeyi öğrenirler. İnsanların yardımlaşması gerektiğini küçük yaşlardan itibaren öğrenmeye başlarlar. Ülkemizde çok moda olan “timsahın gözyaşları” alışkanlığını edinmezler. İnanç sahibi insanlar, içinde bulundukları toplumda çevrelerine yardımcı olurken, bir anlamda kendilerine de yardım etmiş olurlar. Engelli insanlara yakınlık göstermek ve onları anlamaya çalışmak için sadece bir yakınınızın veya ailenizden birinin engelli hale gelmesini beklemeyin.

Başarı öyküsü

Bugün ülkemizde ve dünyada bir çok engelli insan, engelli olmayanlardan daha ileride. Çevrenize şöyle bir bakın, tekerlekli sandalyeyle işine giden veya tüm mimari engelleri aşarak eğitimini tamamlamaya çalışan gençler ve insanlar göreceksiniz. Onlar hem kendi engelleriyle, hem karşılarına çıkan engellerle uğraşmakta. Üstelik normal insanların verdikleri mücadeleye de aynen katılmaktadırlar. Bir boş zamanınızda lütfen düşünün, sizlerden biri onların yerinde olsaydı acaba ne yapardı? Ben bu soruyu yeri geldikçe çevremde arkadaşlarıma soruyorum. Aldığım cevaplar ise hiç iç açıcı değil. Çünkü onlar, günlük koşuşturma içinde, engelli bir insanın ne kadar zor koşullarda yaşadığını hiç düşünmemişler.