GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Posta

İKİ SÖYLEŞİ

İKİ SÖYLEŞİ posta

Yavuz Kocaömer posta

Bu hafta sizlere iki arkadaşımı tanıtıp, onlarla yaptığım söyleşileri sizlere aktaracağım. Furkan Yılmaz Furkan, 9 yaşında Spina bifida dolayısıyla engelli. Yaşamını tekerlekli sandalyede sürdürüyor. Çok zeki ve gerçek bir dost. Aramızdan su sızmıyor. Ayrıca Furkan , Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın (TESYEV) Çocuk Kulübü Başkanı. Eminim bir gün TESYEV’in de Başkanı olacak.

Yüzde 10 şansım var Furkan , geçireceği operasyonlardan sonra tekerlekli sandalyeden kurtulmak için yüzde 10 şansı olduğunu söylüyor. Hep dua ediyoruz . İnşallah gerçekleşir. Bir gün onu karşımda ayakta görürsem , herhalde hayatımın en mutlu günlerinden birini yaşarım diye düşünüyorum. Furkan ‘’ TÜRKİYE’DE ENGELLİ OLMAK UZAYDA NEFES ALMAK KADAR ZOR ‘’ diyor. İsterseniz gelin aşağıda soru cevap şeklinde konuştuklarımızı şöyle bir özetleyelim. Yavuz K. : Engelin okulda arkadaşlarınla aranda problem yaratıyor mu ? Furkan Y. : Hayır. Bana hiçbir sorun yaratmıyor. Yavuz K. : Böyle sana kötü bakan , seninle alay eden oluyor mu ? Furkan Y. : Yo, alay etmiyorlar ama ilk başta biraz bana şöyle tuhaf bakıyorlardı . Ama artık böyle şeyler olmuyor. Yavuz K. : Çok arkadaşın var mı? Furkan Y. : Evet. Bir çok. Yavuz K. : Okul dışında neler yaparak vakit geçiriyorsun ? Furkan Y. : Eve geliyorum dersimi çalışıyorum, masajlarımı yaptırıyorum, uyuyorum. Yavuz K. : Sence engelli insanlara iyi davranılıyor mu ? Furkan Y. : Bence evet. Hatta bazı arkadaşlarım engelli oldukları için kendilerini başka insanlardan daha aşağı görüyorlar. Bu doğru bir şey değil. Bazı insanlar da engellileri hor görüyor. Ama daha öncede söylediğim gibi insanlara kendilerini hor gördürtmemeliler. Ve biz de kimseye öyle davranmamalıyız. Yavuz K. : İleride ne olmak istiyorsun ? Furkan Y. : Bilgisayar mühendisi olmak istiyorum. Yavuz K. : Evde durumlar nasıl ? Furkan Y. : Genellikle iyi sayılır. Annemi çok seviyorum. Benden küçük bir kardeşim var .Bazen onu benden daha çok seviyorlarmış gibi geliyor. Hani ikinci çocuklar hep daha çok sevilir ya! Yavuz K : Hangi takımı tutuyorsun ? Furkan Y. : Fenerbahçe . ( Bu konuda ben Galatasaraylı olduğum için maalesef Furkan’la pek anlaşamıyoruz. ) Yavuz K. : Hiç sinemaya gittin mi ? Furkan Y. : Hayır. Bugüne kadar hiç sinemaya gitmedim. Yavuz K. : Neden ? Furkan Y. : Fırsat olmadı. Evde ödevlerimi cuma gününden bitirirsem , cumartesi ve pazar günleri televizyonda çizgi film seyrediyorum. Yavuz K. : Okulda senden başka engelli öğrenci var mı ? Furkan Y. : Bir –iki öğrenci daha var. Ama onlar tekerlekli sandalyede değil. Bir tanesinin bacağında cihazı var. Yavuz K. : Okul idaresi ile ilgili bir problemin var mı? Furkan Y. : Hayır yok. Ama okula gelen bir müfettişin çok yardımını gördüm. Sonra da okulumuzun müdürü de benim sınıfımı alt kata aldı. O da bana çok yardımcı oldu. Yavuz K : Peki Furkan bu başvurduğun ilk okul mu ? Furkan Y. : Hayır. Daha önce bir okula başvurduk . İsmini burada söylemek doğru olmaz. Engelli olduğum için beni istemediler. Öğretmen ‘’ Engelli, niye alayım ben bunu sınıfıma ? ‘’ dedi . Ama şimdiki öğretmenimi çok seviyorum. Hiçbir sorunumuz yok. Furkan’dan ders Furkan son derece disiplinli, TESYEV’in etkinliklerinde hep aktif rol oynuyor. Okul tatillerinde vakfa geldiği zaman , oradaki çalışanları da çaktırmadan kontrol edip bana rapor veriyor. Ve TESYEV ‘dekiler büyüdüğünde Furkan’ın çok güzel yerlere gelip çok güzel işler yapacağına inanıyorlar. Uğur Savluk Uğur, Almanya’da yaşayan tekerlekli sandalyeli genç bir arkadaşımız. Kendisi Alman Lig’inde tekerlekli sandalye basketbolu oynuyor. Çocuk felci dolayısıyla engelli olmuş. ( Uğur bu kıyağımı da unutma. Sana genç dedim! ) Torna ve tesviye programcısı olarak eğitim görmüş . 5 sene kendi mesleğinde çalıştıktan sonra 3 sene ortopedi malzemeleri satan firmada tekerlekli sandalye bölümünde satış, tamir , müşteri hizmetleri konusunda çalışmış. Buyrun Uğur’la söyleşimize . Yavuz K. : Almaya ile Türkiye arasındaki engellilere bakışı kıyaslar mısın ? Uğur S. : Almanya’da yaşayan engellilere verilen değer iyi . Örneğin Almanya’da engelli hakları sosyal ve sağlık gibi konulardan çok rahat yararlanılabilir. En önemlisi ise insana değer veriliyor ve öncelik tanınıyor. Sabah kalktığında yiyecek yemeğin önünde , yaşam kalitesi istediğin gibi. İstediğin şekilde hareket edebilirsin. Yüzde 70 mimari engeller yok. Yavuz K. : Türkiye’de engelliler konusunda ,özellikle bedensel engelliler konusunda neler yapılmalı ? Uğur S. : Engelli yasaları daha iyi uygulanmalı. Uymayanların ağır cezalara çarptırılmalı . Mimari yapılarda , fikir engelli mimarlarımız düşünerek, yaşayarak, hissederek ve bedensel engelli arkadaşlarımızla oturup dertlerini dinleyerek çözüm bulmalılar. En büyük sorun kaldırımlar. Rampalar standart değil. Türkiye’nin her bölgesinde , her köşesinde engelli tuvaletleri olmalı. Yavuz K. : Bedensel engellilerde Türkiye’de spor alanındaki gelişmeleri nasıl buluyorsun ? Uğur S. : Son senelere göre spor alanında büyük ilerlemeler var ve Türk vatandaşı olarak bunlarla gurur duyuyorum. Bu kısa sürede böyle hızlı bir şekilde gelişmek beni çok sevindirdi. Profesyonel çalışmalara ağırlık verilmesi de çok dikkatimi çekti. Yavuz K. : Almanya’da yaşayan engelli Türk sporcular olduğunu biliyoruz . Bu sporcular niçin Türkiye adına yarışmıyorlar ? Uğur S. : Türkiye Cumhuriyeti Devleti sporcularımıza sahip çıkmıyor. Ve böylece Almaya ‘da ve diğer devletlerin milli takımlarında oynuyorlar. Her zaman ki gibi ‘’ Maddi durumumuz iyi değil. Yabancı ülkeden oyuncu getiremeyiz ‘’ diyorlar. Her şeye para bulunuyor da bir uçak parası ve bir eşofmana mı para yok ? Bu çok komik bir durum. Umarım artık bu çok basit bahaneler artık gündeme gelmez ve güzel aktiviteler yapılır. Yavuz K. : Uğur eklemek istediğin bir şeyler var mı ? Uğur S. : Hangi spor dalı olursa olsun , rica ediyorum sporcularımıza sahip çıkalım . Yavuz ağabey bunu iltifat olarak söylemiyorum senin gibi insanlara sahip çıkılması gerekiyor. İnsanlar gittikten sonra değerlerinin artığını görmüşüzdür ama o zaman iş işten geçmiş olur. Biz sporcular olarak , her spor dalında olduğu gibi sonuna kadar desteğimizi ve bilgimizi hangi konu olursa olsun vermeye devam edeceğiz. Sonuç Biri 9 yaşında İstanbul’da , diğer 39 yaşında ve Almanya’da yaşıyor. Her ikisi de engellerine rağmen son derece mutlu. Başları dik. Bu dünyada kendi üzerlerine düşeni yapıyorlar. Almanya’da yaşayan Uğur , Türkiye’deki engelli arkadaşlarının , Almanya’daki engellilere verilen haklardan yararlanamayışını gördükçe üzülüyor , kahrediyor. Sizce Uğur haksız mı ? DUYURU Çağdaş habercilik ve yorumculuk anlayışıyla televizyon haberciliğine farklı bir soluk getiren Ali Kırca’nın açıklamalarını www.tesyev.org’da okuyabilirsiniz. GÜZEL SÖZ Büyük adam , çocuksu yüreğini kaybetmeyen adamdır. Mencius