
KISALTILMIŞ ÇOCUKLUK
‘’ Kısaltılmış çocukluk ‘’ birkaç yıl önce Almanya’da yayınlanmış bir kitabın adı. Zihinsel engelli kardeşlerle yaşayanların anılarından derlenmiş. Bu hafta size kitaptan bazı bölümleri aktaracağım.
‘’ Ben de buradayım ‘’
Engelli kardeşlerle yaşayan diğer kardeşlerin en büyük problemlerinden biri , kendilerine anne – babaları tarafından gerekli ilginin gösterilmemesidir. Tüm aile engelli kardeşe odaklanır , onun istekleri, üzülmesin, alınmasın diye yerine getirilmeye çalışılırken , engelsiz kardeşler kendilerini bir kenara itilmiş gibi hissederler. Bu küçük yaştaki kardeşlerin arasında görülen doğal kıskançlıktan daha farklıdır. Onlar aile içinde başrolde değil, yardımcı rollerden birini oynadıklarının farkındadırlar. Buna rağmen kardeşlerinden asla vazgeçmezler, onları severler.
Dışardan görünüş başka
Engelli kardeşle yaşayan bir çocuk bakın neler söylüyor :
‘’ Ben de buradayım. Sadece engelli kardeşimin değil, benim de arzularım, isteklerim var. Bunların hiçbir tanesi kardeşimin yaşamıyla ilgili değil. Ne olur, ailem bazı söylediklerime, isteklerime ‘’ Evet ‘’ dese. Çok büyük bir şey istemiyorum ki. Bir de dışardaki insanlara çok kızıyorum. Ara sıra gönlümü almak için ‘’ Olur böyle şeyler, geçer ‘’ diyorlar. Geçecek olan ne ? Ayrıca böyle söylendiği zaman onlara içimden şöyle bağırmak geliyor . ‘’Kardeşimi seviyorum. Bir insanın kardeşini sevmesi çok özel bir şey mi ? Onun engeli benim gözüme batmıyor ki!’’ Ayrıca insanlar arasında farklılık olması bu kadar garip mi ? Tabii ki üzülüyorum, kardeşimle oynayamıyorum diye . Keşke benimle biraz oynayabilseydi.
Üzüldüğüm noktalardan bir tanesi de benim dertlerimle fazla ilgilenen yok. Bazen içimden bağırmak geliyor. ‘’ Beni de dinleyin, benim de biraz nazımı çekin.’’ Benim de şımarmak biraz hakkım değil mi ? Neden hep annem – babam bana ‘’ Sen bunu yaparsın. Sen mantıklı bir insansın. Ayrıca sağlamsın unutma ! ‘’ diyor? Böyle olunca ben de hep susmak zorunda kalıyorum.
Anneler- babalar
Anne ve babalar doğal olarak engelli çocuklarına daha fazla ilgi gösterirken, çoğu kez engelsiz çocuklarını ihmal ettiklerini fark etmezler. Onların evin içindeki farklı durumu kavrayarak anlayış göstereceklerini düşünerek çok doğal karşılarlar. Oysa gerçekte durum böyle değildir.
Birlikten kuvvet doğar
Engelli kardeşlerle yaşayan çocuklar , genellikle şu sözleri ön plana çıkarırlar. ‘’ Ben , birbirimize destek olmaya mecbur olduğumuzu biliyorum. O zaman her şey daha iyi oluyor. Böyle bir çaba sarf etmek beni kuvvetli kılıyor. ‘’
Bunda da gerçek payı vardır. Engelli kardeşlerle büyüyen insanlar , bir takım deneyimleri küçükken yaşlar. Çekilen sıkıntılar , ilerleyen yaşlarda, olgunluk, diğer insanlara yaklaşma, hayata bakış açısı bakımından onları çok daha üst noktalara götürür.
Ben de yaşadım
Yukarıda anlattıklarımın bir kısmı kendi düşüncelerim . Çünkü ben de engelli bir kardeşle birlikte yaşadım. Ancak o zor günlerin , ağabeyimin çektiği sıkıntıların beni nasıl olgunlaştırdığını , dünya görüşümü nasıl değiştirdiğini bugün çok daha iyi anlıyorum. 22 yıl çok zorlukla yaşayan ağabeyim böyle olmasaydı , ben herhalde bugün engelli insanlara ufak da olsa bir destekte bulunmak için bu kadar çaba göstermezdim. Bunu da itiraf etmek gerekir. Rahmetli ağabeyim Oğuz çok çekti, ama bugün onun sayesinde ülkemizde binlerce engelli insan sesini duyurabiliyor. İhtiyaçlarının bir kısmı karşılanıyor ve destek görüyor. Engelli bir kardeşim olmasaydı , ben de bugün bana destek olan engelsiz , ailesinde engelli insan bulunmayan arkadaşlarım, dostlarım gibi olur, bir kenarından yardım ederdim. Ama böyle yeri geldiğinde 24 saat çalışacak kadar bu işlerin içinde olmazdım diye düşünüyorum.
‘’ Yakınlarımız, kardeşimi çok zor kabullendiler ‘’
Yine kitabımıza dönersek ; isminin açıklanmasını istemeyen bir hanım , zihinsel engelli kardeşiyle ilgili yaşamını şöyle anlatıyor : Ben doğduğum zaman ağabeyim 8 yaşındaymış. Benim doğumumdan 1 yıl sonra da Norbert dünyaya geldi. Görünüş olarak diğer çocuklardan farklıydı. Zihinsel engelli ve yüzünün de biraz değişik olduğu herkes tarafından fark ediliyordu. Bebekliği çok kolay geçti. Babam bir okulun idari işler müdürüydü. Lojmanda oturuyorduk. Okulun bahçesinde ve avluda günlerimiz oynayarak geçiyordu. Akrabalarımızın , engelli kardeşimi kabullenmeleri çok uzun sürdü. Ama Down Sendromlu olan kardeşimin şirin halleri bunu kolaylaştırıyordu.
‘’ Fotoğrafını ister misiniz ? ‘’
Bana verilen görev kardeşim ile ilgilenmekti. Kız arkadaşlarımla oyun oynadığım zaman o hep yanımızda olurdu. Bu durum beni çok rahatsız ederdi. Çünkü bizim bebeklerimizle oynamak ister, kışın bizimle kızak kaymak isterdi. Hatta bir keresinde benim bebek arabamı alarak caddeye çıkıp dolaşmaya başladığını hatırlıyorum. Kız arkadaşlarım onu tanıyorlardı ve kabullenmişlerdi. Ergenlik çağıma gelip genç kız olduğumda durum biraz daha zordu. Kardeşimden fazla bahsetmek istemiyordum. Arkadaşlarım ancak eve beni ziyarete geldiklerinde onunla tanışıyorlardı. Üzüldüğüm nokta, bazı arkadaşlarımın engelli kardeşimi tanıdıktan sonra benimle arkadaşlıklarını kesmeleriydi. Kızdığım noktalardan bir tanesi de , sokağa çıktığımız zaman insanların dönüp dönüp bakmasıydı. Böyle zamanlarda kardeşime yüksek sesle ‘’ Şu tarafa doğru bak da bir fotoğrafını çeksinler ’’ derdim. Bir de ‘’Kardeşimin fotoğrafını ister misiniz? ‘’ diye bağırırdım.
‘’ O benim canım ‘’
Babam öldükten sonra , mahkeme tarafından kendimi kardeşimin vasisi olarak tayin ettirdim. Şimdi bir yurtta yaşıyor. Çok düzgün konuşamamasına rağmen çok iyi anlaşıyoruz. Her hafta sonu ziyaretine gidiyorum. Hava güzelse çıkıp dolaşıyoruz. Değilse, yurtta oturup görüşüyoruz. Noel tatillerinde mutlaka bize geliyor , ailemle birlikte geçiriyoruz. Saat 5 olup hava karardığında , bize gece olduğunu anlatıyor, hediyelerini toplayıp yurduna dönmek istiyor. Çünkü onun evi orası . Başka hiçbir yerde gece kalmak istemiyor.
Kitapta , yukarıdaki gibi daha pek çok örnek var. Genel olarak engelli kardeşlerle büyüyen insanların yaşadıkları ve söyledikleri aşağı yukarı aynı. Burada en büyük görev anne-babalara düşüyor. Bir yandan engelli çocuklarıyla ilgilenirken , onların bakımını sağlamaya çalışırken, öte yandan da engelsiz çocuklarını ikinci plana atmamaları gerekiyor. Bir de engelli çocuklarını yok sayan, onları zincirlere bağlayan, bodrumlara hapseden analar – babalar var ülkemizde. Onlar için söyleyecek hiçbir şey bulamıyorum. Allah onları ıslah , affetsin.
DUYURU
Cuma günleri satışa sunulan Tempo Dergisi önderliğinde ‘’ Engeller Kaldırılsın’’ adlı bir kampanya başlatıldı. Siz de bu kampanyaya katılmak isterseniz dergiyi takip edin.GÜZEL SÖZ
Özgürlüğün anlamı istediğimizi değil, hak ettiğimizi yapmaktır
Voltaire
KULÜP TANITIM KÖŞESİ
” Haydi İstanbul ’lu engelli gençler , spor yapmaya “diyoruz ve bu hafta size İstanbul ’daki engelli spor kulübünün iletişim bilgilerini veriyoruz. Omurilik Felçliler Gençlik ve Spor KulübüAtaköy 7-8.’nci Kısım , Mimar Sinan Villaları Karşısı BakırköyAfet Merkezi – Ataköy / İstanbul
Tel: ( 0212 ) 661 88 74/75Fax: ( 0212 ) 661 88 32
Ana Spor Branşları: Basketbol , kort tenis, okçuluk , masa tenisi
İlgili: Nezaket Dişiaçık