GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Milliyet

OLİMPİK HAZIRLAMA MERKEZLERİ

1984 Los Angeles Olimpiyatları, özellikle atletizm başta olmak üzere, sonuçlar bakımından Almanlar için üzücü oldu. Federal Alman Spor Teşkilatı o tarihlerde bir araştırma yaparak, olimpiyatlar için yetenekli sporcuların yetiştirildiği merkezler kurmaya karar verdi.

1986 – 1987 de yapımına başlanan ve özellikle anakentler ve onların civarındaki yerlerin seçildiği bu merkezler, bugün birleşme sonucunda 20 ye ulaştı.

Örneğin Frankfurt `taki olimpik merkezinde daha çok atletizm ve tenis ağırlıklı çalışılırken, Tauberbischofsheimde eskrime yönelik çalışmalar hızlandırıldı. Buna göre belli yerlerde, belli sporcu gruplarına olanaklar sağlandı.

Şu anda A, B ve C kategorilerinde toplam yaklaşık 3500 yetenekli sporcu bu merkezlerde eğitim görüyor. Eğitimlerin finansmanı İçişleri Bakanlığı (Almanyada spor faaliyetleri İçişleri Bakanlığıa bağlıdır) eyalet bütçeleri, belediyeler ve spor federasyonlarının bütçelerinden karşılanırken, Alman Spor Yardım Vakfı ile birlikte muhtelif sponsorlar destek oluyor.

Bizde de 2008 olimpiyatlarına aday olduğumuz zaman, rahmetli Sinan Ağabey bir televizyon programında “Olimpiyatları alırsak bir olimpik sporcu çalıştırma merkezi kuracağız” demişti. Yani Almanya`da olimpiyat yapılıp yapılmamasına bakılmaksızın, 20 merkezde olimpiyatlarda yarışacak sporcular yetiştirilirken, biz de, olimpiyatları alırsak benzeri bir çalışma merkezlerini kuracağımızı söylüyoruz. İşte aramızdaki büyük fark!

Bu merkezlerde sporcular, spor psikologları tarafından mental olarak hazırlanırken, spor doktorları, bio mekanikçiler, fizik tedavi uzmanları, beslenme uzmanları ve konuyla ilgili teknik adamlar da sporcuların yetiştirilmesine katkı sağlıyor. Sonra “Neden olimpiyatlarda daha fazla başarı sağlayamıyoruz” diye birbirimize soruyoruz. Ve başarısız sonuçlarla döndüğümüz zaman, sanki bir işe yarayacakmış gibi, bazı federasyonlar hakkında soruşturmalar açıp, konuya çözüm bulmaya çalışıyoruz. Veya üniversitelerle anlaşmalar yapıp, sanki sporcular üniversiteden yetişecekmiş gibi bilgisizliğimizi açığa vuran işlere kalkıyoruz.

Oysa yıllardır Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ilgili birimleri, Almanya başta olmak üzere, benzeri ülkelere gidip, onların sistemlerini çoğu kez yerlerinde görmüşlerdir. Ama politikanın spora bulaştığı senelerde akılları başka yerde olan spor bakanları ve genel müdürler, sadece günlük başarılarla prim yapmaya çalıştıklarından, Türk sporu da uluslararası sahada beklenen düzeye gelememiştir.