OLİMPİYAT KOMİTESİ AYRIMCILIK YAPAMAZ!

OLİMPİYAT KOMİTESİ AYRIMCILIK YAPAMAZ!

Bu başlık, Türkiye Gazetesi’nde yazan Öcal Uluç’un 12 Nisan 2013 tarihli köşesinden. Yaklaşık 15 yıldır gücümün yettiğince engelli ve engelsiz kişilerin eşitliğini, hepimizin Allah tarafından yaratılmış olduğumuzu, birbirimizden farkımız olmadığını anlatmaya çalıştım. Anlayanlar anladı, anlamayanlara söyleyecek bir sözüm yok. Önce gelin Öcal Uluç’un yukarıda bahsettiğim köşesinde yazdığı yazıyı birlikte okuyalım:

“Ya bilmiyorlar, ya da “bildikleri halde”, tamamen başka sebeplerden gerçekleri söylemekten ve yazmaktan kaçınıyorlar; “birincisi” kötü, “ikincisi” daha da kötü!. 2001 yılından beri, artık sadece “Olimpiyat Oyunları” yoktur, “Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları” vardır. Zira, “2001 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi ile Uluslararası Paralimpik Komitesi arasında imzalanan protokole göre, bir kent Olimpiyat Oyunları düzenlemek istiyorsa, olimpiyat oyunlarından en geç üç hafta sonra Paralimpik Oyunları’nı düzenlemeyi taahhüt etmek ve yapmak zorundadır!..” Yani, o kent “Ben sadece Olimpiyat Oyunları’nı yapacağım, Paralimpik Oyunları’ndan bana ne” diyemez, derse ona “Olimpiyat tertiplemek hakkı ve fırsatı verilmez!..”

‘Paralimpik-Olimpiyat’

Yani, “Paralimpik oyunları varsa, Olimpiyat da var, yoksa, olimpiyat da yok!..”

“Böyle olduğu halde”, o günden bu yana yani 12 yıldır, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, “Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’ni adam yerine koymak istemez”, adeta “o kuruluşu yok sayar!..” Bugün de, iş “2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na, İstanbul’un aday olmasına gelip dayanınca”, tam 12 yıldır “TMOK’un inat ve ısrarı yüzünden çare bulunamayan” bu acı gerçek, bütün çıplaklığı ile ortaya çıkar, ne var ki, benim “anlı ve de şanlı” spor medyam, bu durumu, “TMOK Başkanı Uğur Erdener ile TMPK Başkanı Yavuz Kocaömer arasındaki kavgaya bağlar”; vah ki, ne vah!… Halbuki, “TMPK’nın temsil hak ve mücadelesi 2001’de başlamıştır” ve TMOK’un “son başkanı” Erdener ile Kocaömer’in “kişisel kavgası” değildir; Sinan Erdem ve Togay Bayatlı’nın başkanlık süreçlerinde de, “TMPK’ya karşı tam bir ayrımcılık politikası güdülmüştür!..”                  

‘Çok yazık!’

Ne yazık ki, taa o yıllardan beri Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi üyesi olan, hatta yönetimlerinde bulunan onca gazeteci arkadaşımız, “bugüne kadar bu kavganın haklı ve hakkı olandan yana çözülmesi için kalem ve dudak oynatmadıkları gibi”, şimdi de “hak mücadelesinde haksız olanı eleştireceklerine, haklının başkanını da kavganın tarafı gibi göstermeye çalışmaktadırlar!”

“Futbol branşının paralimpik oyunlarında olmadığını bilemeyecek kadar”, konunun cahili olanlar bile, “TMOK’tan yana ağırlık koymakta yarışmaktadırlar”, çok yazık! Türkiye’de milyonlarca “engelli” ve de on ve belki de yüz binlerce “engelli sporcu” vardır ve ne yazık ki, modern olimpiyatların kurucusu Baron Pierre de Coubertin’nin “yola çıkış ilkelerini unutan” TMOK’lular, “Paralimpik Oyunları’na katılmak için ter döken engelli sporcuların temsilcilerini”, İstanbul Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları ile ilgili Uluslararası toplantılara, basın toplantılarına almamak, onlara temsil hakkı vermemek gibi bir “garabetin içine düşmüşlerdir!..”

‘Hem de tıp doktoru’

Üstelik TMOK Başkanı Sayın Uğur Erdener bir doktordur, hem de “tıp doktoru”; dahası ülkemizde “en çok engellisi olan” organlarımızdan “göz ile ilgili” bir profesördür; onun “engellilere ve temsilcilerine karşı koyduğu bu tavrı” anlamak, kabul etmek ve onaylamak mümkün değildir!..

Evet, mümkün değildir!

Okuyucularımdan, kamuoyundan ve özellikle de sayın Spor Bakanımızdan, “gerçeklere bir de bu pencereden bakmalarını” rica ediyorum!..”

Ben spor yazarı değilim

Ben spor yazarı değilim, gazeteci de değilim. Yani mesleğim bu değil! Ama birçoğunuzun bildiği nedenlerle yaşamımın son 15 senesini elimden geldiğince engelli insanlarımıza destek olmak, toplumumuza engelli kişilerle aramızda sadece şişman, zayıf, kısa boylu, uzun boylu gibi farklar olduğunu anlatmayı çalıştım. Özellikle, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerini insan haklarını aykırı davrandıkları için, insanların eşitliğini kabul etmedikleri için eleştirdim ve eleştirmeye devam edeceğim. Lafa geldi mi mangalda kül bırakmayan o Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu üyeleri nerede acaba şimdi? Nerede o başkan diye seçtikleri tıp profesörü adama yaptıklarının, söylemlerinin yanlış olduğunu hatırlatmaktan kaçınan yönetim kurulu üyeleri? Ne yazık ki bazı spor yazarları, hiç araştırmaya gerek görmeden, kulaktan duyma bilgilerle kendilerini komik duruma düşürdüler. Öcal Uluç’un yazısı bunun bir göstergesidir. Bu konuda daha yazacak çok şey var ama önce 8 Eylül’ü bekleyelim. Yani 7 Eylül’de, Buenos Aires’de, 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nın kime verileceğini öğrenene kadar.