GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Posta

ÖZÜR MÜ, ENGEL Mİ?

Yavuz Kocaömer Posta

Engelli insanlarımız için Türkiye’de kullanılan deyim, özürlüdür. Yaptığımız araştırmalara göre, dünyadaki bir başka ülkede böyle bir deyime rastlanmamıştır. Zira, özürlü deyimi, özür dilemeyi çagrıştırmaktadır. O zaman sormak lazım, bu insanlar engelli diye özür dilemeleri mi gerekiyor? Öyleyse toplayalım bunları bir araya, toptan özür diletelim, hatta niye engelli oldukları için hakaret de edelim.

Türkiye Özürlüler Spor Federasyonu’nun ismi, 1997 senesinde bizim de içinde bulunduğumuz yönetim kurulu tarafından yapılan bir teklif ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nün onayı ile Türkiye Engelliler Spor Federasyonu haline getirilmiştir. Ancak, devletteki diğer kuruluşlar, hala bu hoş olmayan özürlü kelimesini kullanmaktadır; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Özürlüler Dairesi Baskanlığı, özürlüler kanunu, özürlüler yurdu vs gibi. Spor kulüpleri de bu deyimi aynen almış, bir çoğunun içinde özürlüler spor kulübü ifadesi kullanılmaktadır. Burada Sayın Bakan Suayip Üşenmez’e düşen, bu isimlerin süratle ve derhal engelli olarak değiştirilmesi talimatını vermesidir. Zor bir konu değildir, istenirse bir gün içinde halledilir ve böylece yavaş yavaş bu maksadını aşan özürlü deyimi de zaman içinde dillerden ve yazılı belgelerden kaybolur gider.

Bu deyimin değişmesi, hem engelliler için, hem de bu konu ile ilgilenenler için ayrı bir motivasyon kaynağı olacaktır.

Doktora bak…

Hiç unutmuyorum, rahmetli ağabeyim 15 yaşında iken bir gece geçirdiği spazmlar dolayısıyla çok ısıirap çekmeye başlamış, o günün şartlarında (sene 1965) gece yarısı bir taksi ile Anadoluhisari’ndan babamla birlikte Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne gitmiştik. İsmini bilmediğim nöbetçi doktor, ağabeyimi muayene ettikten sonra hipokrat yeminini unutarak, babama aynen şunları söylemişti:

“Beyim! Bununla ne uğraşıyorsunuz? Bunun artık yaşayacak bir tarafı kalmamış, atın bir odaya bırakın orada ölsün.”

Bugün düşünüyorum da, babam çok sabırlı ve dengeli bir insanmış. Kısa bir tartışmadan sonra ağabeyime bir sakinleştirici iğne yaptırarak alıp tekrar eve getirdik ve o doktorun “Bırakın ölsün” dediği insan, ondan sonra yedi sene daha kendine göre çok mutlu bir hayat yaşadı. İşte, 1960’lı yılların başında ülkemizden bir doktor öyküsü.

Analar-babalar

Ülkemizde engelli insanlarımıza götürülen hizmetler, onların toplum içinde layık oldukları yerlere getirilmeleri konusunda, özellikle son birkaç yıldır çeşitli çabalar giderek artmaktadır.

Bir yandan yeni yeni uyanan belediyeler, bu insanlarımızın yaşamlarını kolaylaştırıcı, onları hayata bağlayıcı önlemleri, olanakları ölçüsünde almaya çalışmakta ama bir kısmı ise maalesef hala vurdumduymazlıklarına devam etmektedir.

Sporun engelli yaşamındaki önemini kavrayamayan mahalli yöneticiler, “Sakatın da sporu mu olurmuş, spor sakatın neyine” gibi çağdışı ve seviyesiz sözlerle bu insanları aşağılamakta, onların bir spor müsabakasına gidip gelmelerini sağlayacak nakil vasıtasını bile çok görmektedirler.

Unutmayın

Bugün ülkemizde, engelliler konusunda devletten, kuruluşlardan hizmet ve yardım beklerken, ailelerin bu konudaki davranışlarını göz ardı etmekteyiz. Zira, engelli bir çocuğa sahip ailelerin önemli bir bölümü, bu çocuklarını toplum içine çıkarmaktan utanmakta, onları birer umacı gibi görmekte ve evlere hapsetmektedirler.

Bunda, genelde eğitim eksikliğimizin yanı sıra, hiç gereği olmadığı halde bu ana-babaların taşıdığı utanma duygusu da önemli bir rol oynamaktadır.

Buradan bu ana ve babalara seslenmek istiyoruz; engelli çocuklarınızı eve hapsetmeyiniz. Hatta, ara sıra duyulduğu ve görüldüğü gibi onları zincire vurmayınız. Onlar da insandır. Onların da en az sizin kadar yaşamaya hakları vardır. Onların dünyaya gelmesini isteyen ve sebep olan siz analar, babalarsınız. Dolayısıyla bu çocuklara karşı herkesten fazla sorumluluğunuz vardır. Ayrıca, unutmayınız ki, engelli diye küçümsediğiniz o çocuklarınız birçok engelsiz insandan, firsat verildiği taktirde çok daha başarılı, çok daha topluma yararlı bireyler olabilirler.

Bu konuda TESYEV, her türlü sorununuzu cevaplandırmaya, sizlere yol göstermeye hazırdır. Bizi aramaktan çekinmeyiniz. Ama lütfen bizler kadar yaşama hakkına sahip bu çocuklarınızı toplum içine çıkarmaktan utanıp, korkmayınız.

Tesyev (Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı): Tersane Caddesi, No: 8/12 Karaköy/Istanbul, Tel/ 0212 255 31 08 – 255 13 50, Faks/ 0212. 255 40 99