GÜN
SAAT
DAKİKA
SANİYE
| Posta

Özürlüler İdaresi

Özürlüler İdaresi Posta

Yavuz Kocaömer Posta

3 Aralık Engelliler Günü dolayısıyla düzenlenen ödül törenine katılmak için gittiğimiz Ankara’da, iki sürprizle karşılaştık. Birincisi Özürlüler İdaresi’ne başkan olarak yeni atanan Dr. Mehmet Aysoy’la tanışmamız idi.

Kararlı başkanİstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde yüksek lisans ve küresel toplum üzerine doktora yapan Aysoy’un , geleneksel – sonrası toplum üzerine 2003’te yayınladığı bir eseri ile ülkemizde engellilik ve yoksulluk konularında yayınlanmış makaleleri var. Halen Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nı vekalet yürüten Dr. Aysoy, engelliler konusunda bazı şeyleri değiştirmeye kararlı gözüküyor. Belli ki bundan böyle Özürlüler İdaresi daha önceki yönetimde olduğu gibi kabuğuna çekilmiş, eleştirilere cevap vermeyen, tavsiyeleri kulak arkası eden görünümünden çıkacak.

Herkes kurucuDr. Mehmet Aysoy’la yaptığımız kısa görüşmede anladık ki yeni başkan bazı konularda sıkıntılı. “Buraya her gelen, ‘burayı ben kurdum’ diye söze başlıyor” diyor. Ardından ekliyor: “Ben ahde vefa duygusu olan bir insanım. Kimsenin verdiği emeği inkar edecek bir yapıya sahip değilim. Ama bu dairenin yönetimi başbakanlığın verdiği yetkiye dayanarak bana aittir. Bu yönetim yetkimi de sonuna kadar kullanırım.”

Haksız mı ? Bugüne kadar Ankara’da engellileri temsil eden, yıllardır her yerde engellilerin karşısına çıkan aynı yüzlerin artık değişme zamanı geldi diye düşünmekteyiz. Yıllardır koltuklarına yapışanlar, yerlerine yeni insanları yetiştirip, bilgiye ve eğitime daha fazla önem vermek zorundadır. Hiç şüphe yok ki her ne kadar hiçbir şey yapılmadı dense de, engelliler konusunda bugüne kadar Ankara’daki sivil toplum örgütüne mensup idareciler çok yol kat etti. Türkiye gibi insanların dertlerini zor anlatabildiği bir ülkede yasal düzenlemelerden tutun da, belli bölgelerdeki engelli insanlara yardım ve destek götürmeye kadar bir çok şeye imza atmışlardır. Ancak bunları yaparken “Ben yaptım” diyen bir zihniyetin artık ya değişmesi , ya da bu değişikliğe yerlerini boşaltarak, olanak vermesinin zamanı gelmiştir.

3 Aralık törenleriİkinci sürpriz ise, o gün Ankara’da 3 ayrı törenin yapılmasıydı. İlki Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde Türkiye Sakatlar Konfederasyonu’nun belirlediği kişilere, Cumhurbaşkanı tarafından ödüllerinin verildiği törendi. Büyük bir hevesle işe sarılmış, aynı zamanda Engellilerden Sorumlu Devlet Bakanı Güldal Akşit’e ödül verilmeyişini eleştirmeye hakkımız yok. Ama verilen bazı ödülleri de garipsediğimizi de söylemeden geçemeyeceğiz.

Yanlış yönlendirmeDaha önce defalarca bu sütunda yazdığımız gibi Cumhurbaşkanlığı engellilerin koordinasyonu konusunda bir adım atmadı. Hiç şüphe yok ki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in son ana kadar bu ödüllerin kime verileceğinden haberi olmamıştır. Eğer burada bir yanlışlık varsa, bu hata Türkiye Sakatlar Konfederasyonu’ndan gelen listeyi aynen kabul eden Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nde aranmalıdır.

Meclisteki tören Aynı gün saat 13.30’da engelliler meclisi toplanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın konuğu oldu. Çeşitli komisyonlarda sembolik çalışmalar yapıldı. Bülent Arınç’ı bu konuda bilgilendiren danışmanlar aynı saatlerde Dedeman Oteli’nde yapılan Başbakanlık Özürlüler İdaresi ödül töreninden haberdar olmadıkları için, 81 ilden gelen engellilerin çoğunluğu Başbakanlık’taki töreninin ancak sonuna yetişebildi.

Kim suçlu ? Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık arasında 3 Aralık günü bir koordinasyon eksikliği yaşandığı apaçık ortada. Bir iletişim problemi yaşandı. Ancak Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki törende kimlere ödül vereceğini belirleyen, 81 ilin valiliğinden 4’er engelliyi Millet Meclisi’ndeki toplantı için Ankara’ya davet eden, aynı zamanda Başbakanlık Özürlüler İdaresi’nin anketini her toplantıda ağır şekilde eleştiren, kendisine Başbakanlıkça verilecek özel teşekkür ödülünü kabul etmeyen Faruk Öztimur başkanlığındaki Türkiye Sakatlar Konfederasyonu bu 3 toplantıdan da haberdardı. Engelliler arasında bölünmeyi değil, bütünleşmeyi hedefleyen bir kurumun böyle bir karışıklığa meydan vermesini bir çok engelli gibi biz de anlayabilmiş değiliz.