| Posta

DELİKANLILIK

Yavuz Kocaömer Posta

Delikanlılık kabadayılıkla karıştırılmamalıdır. Pantolon giymekle delikanlı olunmaz. Yumurta topuk ayakkabının arkasına basıp insanları korkuttuğunu zannetmenin delikanlılıkla ilgisi yoktur. Hele hele, beline silah takip ceketini düzeltirmiş gibi çevresine hava atanlar delikanlılık sözünü ağzına bile almamalı…

Cinsel yapının ve bu konudaki tercihlerin delikanlılıkla uzaktan yakından bir ilgisi de yoktur. Ne kadınlar tanırım, yürekleri delikanlı geçinen bir çok erkekten daha büyüktür.

Delikanlı kelimesinin sözlük anlamı, sözünün eri, dürüst, namuslu kimsedir. Toplumumuzda delikanlı dendiği zaman, özellikle küçük çevrelerde yetişenler bilirler, sözünde duran, insanları seven, birlikte yaşadığı insanlara iyi bir şeyler verebilen, söylediklerinin arkasında duran, doğruları konusan insandır. Bu bakımdan TARKAN delikanlıdır.

Basında yayınlanan fotograflarından sonra yaptığı çok kısa basın toplantısındaki sözleri; “O görüntüler benim. Yaşadığım hiçbir şeyden pişmanlık, utanç duymadım. Yargılanması gereken tek sey hırsızlıktır.”

İşte TARKAN bunun için delikanlıdır. Sözünün arkasında durduğu için, dürüst davrandığı için. Ayrıca, sesimizi tüm dünyada duyuran, Türkiye’mizden kötü haberler almaya alışık ve onu bekleyen yabancı medyaya ülkemizi tanıtan bir insandır. Delikanlı geçinenlere duyurulur.

Sessiz delikanli

Geçtiğimiz haftalarda, Türkiye Milli Sağırlar Federasyonu Başkanı Sevgili Erol Efrand’ı kaybettik. Kendisi de sağır dilsiz olan Erol, hayatını ülkemizde işitme engellilere vakfetmiş bir dostumuz idi.

Ülkemizin bir çok kesiminde olduğu gibi, engelliler camiasında da yaşanan olumsuzluklara hep karşı çıkmış, kişisel menfaatleri ikinci plana iterek, temsil ettiği topluma faydalı olmak için gözlerini kapatana kadar çalışmıştır. Ve 17 Haziran 2001 tarihinde, Türkiye Milli Sağırlar Federasyonu’nun kongresinde kürsüye çıkıp, “Yeniden başkanlığa adayım. Birbuçuk sene bana süre tanıyın. Daha yapacağım işler var” dedikten birkaç dakika sonra da geçirdiği kalp krizi ile aramızdan ayrılmıştır.

Buradan Sağırlar Federasyonu’na da, onun üyelerine de seslenmek isteriz. Genel kurullar, kongreler her zaman tartışmalı, çeşitli fikirlerin ortaya çıktığı, muhalefetle mevcut yönetim arasında sert tartışmaların da yaşandığı doğal ortamlardır. Böyle bir ortamda, o gün merhum Erol Efrand’ı eleştiren arkadaşlar vicdan azabı çekmemelidir. Daha da önemlisi, sağırlar camiası hiçbir arkadaşını bu bakımdan suçlamamalıdır. Özellikle Doğan Özdemir günah keçisi haline getirilmemelidir.

Biz de kendi çevremizde bu güne kadar birçok insanla tartıştık. Onların bir tanesi ile yaptığımız söz düellolarından birinin sonucunda ben veya muhatabım ölse idi, karşı taraf mı suçlu olacak idi?

Tartışmak, demokrasinin ana kuralı ve gereğidir. Bu bakımdan, hiç kimse de kendine kisisel çıkar sağlamak için, yarın öbür gün yapılacak seçimlerde Sağırlar Federasyonu üzerindeki etkisini artırmak için bu olayı abartmamalıdır. Unutulmaması gereken en önemli nokta, hepimizin bir gün öleceğidir.

Birleşin

Bu olaydan sonra, sağırlar toplumunda yeni bir lidere ihtiyaç vardır. Ve bunu yapacak vasıfta engelli arkadaşlarımız da mevcuttur. Önemli olan, birlik ve beraberlik içinde, ülke çapında sağır ve dilsizlerin haklarını koruyacak, onlara yeni ufuklar açacak bir yönetimin işbaşına gelmesidir. Bu bakımdan, sağır insanlarımız ülkemizin genel yapısını örnek almamalı, kavgayı bırakıp birlikte hareket etmelidir. Ancak böylece Erol Efrand’a olan manevi borçlarını ödeyip, onun ruhunun şad olmasını sağlarlar.

Erol’la yaptığımız sık sohbetlerde, planlarını projelerini anlatır, yapamadığı şeylerin çaresizliği içinde kıvranırdı. Son zamanlarda kendisi ile fikir ayrılıklarımız oldu. Bunda, onun aklını çelen yakın arkadaşlarının etkisi olduğunu da bilmemize rağmen, onları bir DELIKANLILIK örneği göstererek hep savundu. Yaptıpımız eleştirilerde, hep suçu kendi üzerine alarak arkadaşlarıinı korudu. Kendisi tam bir Osmanlı Efendisi, bizim büyüdüğümüz muhitlerde söylendiği gibi tam bir mahalle delikanlısı idi. Ama sessiz bir delikanlı…