| Milliyet

HAKKARİ’DEN DERS

9 Aralık günü I. Ulusal Sinan Erdem Tekerlekli Sandalye Basketbol Turnuvasıın basın toplantısındayız. İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürü Tamer Taşpınar müjdeyi veriyor; “Önümüzdeki yıl İstanbul`a 3 kapalı yüzme havuzu yapılacak. Bunlardan bir tanesini engellilere tahsis edeceğiz.”

Gerçekten İstanbul`un engellilerin yüzme sporunu yapabileceği bir havuza ne kadar ihtiyacı olduğunu bildiğimiz için sevinçten yerimizde duramıyoruz. Bu sırada arkalardan Hakkari Sümbül Engelliler Spor Kulübü Kurucu Başkanı Bedri Çallı söz istiyor; “Sayın Müdürüm sizi tebrik ediyorum ve bu haberinizden büyük bir heyecan duyuyorum. Ancak gerek İstanbul`da gerek Hakkari`de, nerede olursa olsun engelli insanlar engelsizlerle birlikte yaşamak istiyorlar. Keşke bu 3 yüzme havuzunu da engelli engelsiz herkes karışık olarak kullanabilse.”

Hakikaten bugün tüm Batı Dünyasında engelli engelsiz insanlar bir arada yaşamaya teşvik ediliyor. Eğitim, spor, sosyal yaşamda engelli insanlar toplumdan ayrı düşünülmüyor. Engelli atletler, örneğin Almanya`da olimpiyatlara engelsiz atletlerle birlikte hazırlanıyor. Okullarda engelli – engelsiz çocuklar birlikte eğitim görüyor. Bizdeki “Engelli köyleri” gibi garip projeler yok.

İnsanlar arasındaki farklılık bizde olduğu gibi farklı insanların yüzüne vurulmuyor. Özellikle spor, engelli ve engelsiz insanların bir araya gelmesi için araç olarak kullanılıyor.

Birden kendimize geliyoruz. Karşımızda konuşan Türkiye`nin Güneydoğuda en uç noktasındaki spor kulübünün kurucu başkanı. Ve orada bulunanlara adeta bir ders veriyor, “Artık engelli ve engelsiz insanlar birlikte yaşamak istiyor, kaynaşmak istiyor. Dünya bu entegrasyona gidiyor” diyor.

Bu sözler üzerine sevincimiz bir kat daha artıyor. Çünkü görüp duyuyoruz ki, Türkiye`miz Avrupa Birliği`ne doğudan da girmeye başlamış. Hem 3 yüzme havuzunun müjdeli haberi, hem de Hakkarili Bedri başkanın entegrasyon konusundaki sözlerinin verdiği sevinçle basın toplantısını terk ediyoruz.