| Posta

MEMLEKET MANZARALARI

Yavuz Kocaömer Milliyet

Bir süre önce devlet memuru bir okuyucumdan mektup aldım. Herhalde memur olduğu için, ismini yazmaktan başına bir şey gelir diye ismini yazmaktan çekinmiş. Prensip olarak, bize gelen imzasız mektuplar hemen çöp kutusuna gider. Ancak, bu okurumun yazdıkları, kamu sektöründe çalışan pek çok insanı ilgilendirdiği için sizlere aktarmakta ve ilgililerin dikkatine sunmakta yarar gördük.

Engelliler kartı

Okurumuz, “Özürlü kimlik kartı maalesef hiçbir geçerliliği olmayan bir kart” diyor. Bu konuda bir çok engelliden aynı şeyi duyduk. Özürlü kimlik kartını çıkarmak bir dert, çıkardıktan sonra hiçbir işe yaramadığını anlamak da ayrı bir üzüntü konusu. Maliye Bakanlığı, engelli çocuğu olan devlet memurlarına, eğer bez kullanması gerekirse az da olsa para ödüyor. Kısa bir süre öncesine kadar bu uygulama kapsamında, hastanenin verdiği bez kullanım miktarı aynen kabul ediliyor ve ona göre ödeme yapılıyordu. Ancak son zamanlarda Maliye Bakanlığı bez adedini düşürüp, standart bez ücreti tayin ederek ödeme yapmaya başlamış. Bu konuda almış oldukları bez endeksi, 30 kg. kadar hastaların kullanabileceği bez üzerinden. Oysa bu okurumuzun örneğinde olduğu gibi 60-70 kg. civarında olunca bu rakam KDV hariç 27 milyon gibi bir rakama iniyor. Okurumuz, “Oysa benim bez harcamam aylık 130 milyon lira tutarında diyor.

Başkentte otobüsler

Okurumuz, “Türkiye’nin başkenti Ankara gibi modern bir kentte oturmalarına rağmen, maalesef otobüsler engellilerin kullanabileceği şekilde değil. Tekerlekli sandalyeli çocuğumuzu otobüse bindirebilmemiz için çok çaba sarf etmemiz gerekiyor. Bundan zerre kadar çekindiğim yok. Sakın yanlış anlaşılmasın, bu benim babalık görevlerimin arasında” diyerek devam ediyor: “Bu yalnız Ankara Belediyesi’nin sorunu değil. Büyükşehir belediyelerinin çoğu, birilerinin tavsiyesi üzerine göstermelik olarak engelli otobüslerini almış. Her kentte benzeri sıkıntılar yaşanıyor. En geç 2005’de Avrupa Birliği yine kafamıza vuracak ve şu anda birlikteki üye ülkelerde yapılan mecburi uygulama gibi kent içi otobüslerin hepsi engellilere uygun hale getirilecek. Sonra da bizler, ‘Yabancılar bize baskı yapıyor’ diyeceğiz. Deriz. Alıştık bir kere.”

Kabuğumuza çekildik

“Hastanelerde engelli vatandaşlara belli bir öncelik tanınması gerektiği kanaatindeyim” demiş okurumuz. “Bu öncelik sadece engelliye acıma duygusundan kaynaklanmamalı. Biz, engelli çocukları olan aileler toplumdan soğuduk. Nedeni ise, gittiğimiz yerlerde rahat edemememiz. Bu da engelli çocukların ilgiyle değil, acıma ya da aşağılanma duygusuyla görülmesinden kaynaklanıyor. Bu nedenle evde oturmayı ve sosyal hayatı unutmayı yeğler konuma gelmekteyiz. Bunda toplumun suçu büyük” diye devam ediyor.

Tıbbi malzemeler

Okurumuz, engellilerin kullanabileceği tıbbi malzemeleri üreten veya satan firmalardan da haklı olarak şikayetçi; “Bir kısmı ürettiği bezlerin sayısını gittikçe azalttı ve dolara endeksledi. Bu da alım gücümüzün üstüne çıktı. Bir akülü tekerlekli sandalye almamız için maaşımızın kat kat fazlasını gözden çıkarmamız gerekiyor. Eğitim veren kuruluşlar genelde ticari düşünerek, devletin ödediği 245 milyonu yeterli görmeyerek eğitim saatlerini çok kısa tutmakta. Çocuklarımızı Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullara gönderemiyoruz. Bunun nedeni ise, engelli çocuklara rehabilitasyon merkezi denince, zeka testi yapılıp ona göre eğitim alıp alamayacağına karar verilmesi. Halbuki hastaneden eğitim alabilir raporumuz mevcutken, bu tarz uygulamaların olması bizi şaşırtmakta. Acaba rehabilitasyon merkezindekiler bunları doktorlardan daha mı iyi biliyorlar diye düşünüyoruz” diyor.

Doğru söz

İsmini vermeyen bu kamu görevlisi okuyucumuzun yazdıklarını konuyla ilgisi olan bizler ve ailesinde engelli olanlar çok yakından biliyor. Bunun tek çözümü, devletin engellilerle ilgili politikasını bir kurum üzerinden yapması. Bu kurumun da yaptırıcı güce sahip olması. Bunun da tek adresi, her zaman söylediğimiz gibi T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi’dir. Ancak bu idarenin gerekli yaptırım gücüne kavuşturulmaması halinde, bu sorunlar yine böyle ortada kalır ve daha yıllarca konuşulur.